20101230

beyin akıntısı.

üçgenler. ev. erasmus. umut. kırmızı ruj. sigara. kemikli el. otobüs. beklemek. çok. çok. üçgen. jüri. kemikli el. müzik. maket. maket. maket. sunum. kırmızı ruj. ayakkabı kutusu. üçgen. 1. sınıf. sis. en yüksek. umut. ingilizce. mavi. kemikli el. sigara. tutmasın. sarı saç. jüri. üçgen ev. sivilce. otobüs. 122. ağlamak. beklemek. üşümek. proje. kritik. almak. topuklu. çok üçgen. japonya. ev. fotoğraf. grup. maket. arazi. oturtmak. duman. üflemek. yemek. chuck. renk. boya. müzik. proje. kahkaha. kartpostal. üçgen. çok üçgen.

20101228

mim

merhaba.
leon beni aylaar önce mimlemişti. artık bi cevabın vakti geldi sanırım ehe. unuttum sandım dimi leon. :) öncelikle özür dilerim bu geç cevabım için, sonralıkla da teşekkür ederim. :) ve başlıyorum. konu: gariplikleriniz ve yapamadıklarınız.

garipliklerim: daha önce de yazmıştım sanırım, bi daha yazıyorum yeterince garip çünkü bence. ben bişey izlerken yemek yemeden duramam, yani yiyecek bişeyim olmadığında izleyeceğim şeyi izlemem. yemeği de filmin uzunluğuna göre ayarlarım, yavaş yavaş yerim filan, yani eğer tam ortasına geldiğimde yemeğim biterse üzülürüm, giderim yiyecek başka şeyler ararım filan. ablam çok kızıyo, nerden geldi bu alışkanlık bilmiyorum ama sinir bozucu olmaya başladı. yavaş yavaş da aşıyorum esasında, son 15 dk boş boş izleyebiliyorum mesela ehe.
bi de en küçük nefes sesini duyabiliyorum. gürültülü ortamda gidiyorum yanımdaki birinin nefes sesinden rahatsız oluyorum. bu da garip. ablama yan odadan 'abla biraz yavaş nefes alır mısııın' diye bağırınca birazcık utanıyorum aslında. o da bıktı. gece aynı odada yatıyosak 'ablaaa!' diye bağırınca anlıyo, nefesi kesiliyo birden kızın eheh. kulaklarım da o kadar iyi değildir aslında, daha geçen gün arkadaşım 'of betül yaşlı insanlar gibisin, hıı, neee, ne dediiin diyip duruyosun' demişti. ama işte nefese bi duyarlılığım var heralde.

yapamadıklarım: müzikle ilgili çok şey istedim, henüz yapamadım. sürekli bi piyano kursuna başlayayım diyorum, olmadı. gitara başladım lisede, yarıda bırakmak zorunda kaldım. şarkı söyleyeyim dedim, sesimi beğenmedim filan. kaldı öyle.

merhaba. mim'im bitti, özel birini mimlemiyorum, yapmak isteyenler yapsın, bana da haber verebilirler, okurum. :)

20101124

Freddie Mercury


ben doğduktan 2 ay sonra gitmiş Freddie Mercury. ben daha yeni tanışıyorken etrafımla, o son kez bakmış sevdiği yerlere. ben ona buna ağlıyorken, o aids'ini kamuoyuna açıklamaya karar vermiş, ölmeden bir gün önce.
ben daha 2 aylıkken ölmüş Freddie Mercury. ileride her yıl büyük üzüntüyle anacağım o gün, her şeyden habersiz annemin kucağında oturuyormuşum. Freddie Mercury gitmiş.
geriye, gülen suratı kalmış. bıyığı ve dişleri tabii ki. fotoğraflar kalmış. babamın bana getirdiği konser görüntüleri. onsuz bir Queen.
ve insanlar tabii ki. 24 kasım sabahı arabada giderken Queen dinleyen insanlar kalmış. onu unutmadıklarını göstermeye çalışan Queen tişörtlü insanlar çıkmış her yerden. ve 'show must go on' diye bol ünlemli mesaj atan arkadaşlar kalmış ondan geriye. bıyığı kalmış, dişleri...

ölümünün 19. yılında Freddie Mercury'i çok büyük özlemle anıyorum. dilerdim ki aynı dönemde daha çok yaşayabilseydik. kötü zamanlarımda büyük enerjisiyle, gülen suratıyla ve muhteşem sesiyle birden karşıma çıkıveren ve içime mutluluk pompalayan bu büyük adama tekrar teşekkür ediyorum.
nur içinde yat. senin şarkılarınla büyüyecek çok insan var çünkü daha.

20101119

ay

koca penceremden gözüken tek şey, parlamak için geceyi bekleyen ay'dı. kafamı kaldırdım, eğdim, biraz uyudum, tekrar baktım. gitgide sağa kayıyordu. ay penceremden çıkmak üzereydi. gitmesin istedim. o gidince bir şey kalmayacaktı pencerede. sola gittim ben de biraz. heh. tam ortada yine. o sağa giderken, ben sola doğru onu kovalıyordum. biraz daha uyudum, dudağımı kemirdim, kafamı kaldırdım. ay. artık parlıyor, gece olmuş. penceremden çıkmak üzere yine. solda yer kalmamış. gözümü diktim, gidişini izledim, hiç kırpmadım gözümü, yaşardı. yavaş yavaş kayboldu ay. yaşardı. şimdi gerçekten yalnızım. karanlık ve yıldızsız bir gece. sırıttım. geçmişi düşündüm ve sırıttım. gözüm yerdeyken, ay geldi aklıma. gündüz gördüğüm ay, daha parlamıyordu o zamanlar. önünü ve arkasını hatırladım. koca penceremden gözüken tek şey, ay değildi. bulutlar vardı. yeryüzünde en çok sevdiğim şey. bulutlar. gece olunca aradım, göremedim bi türlü. sahi. gündüz de görememiştim ben onları. kafamı eğdim. sırıttım.

20101018

şimdi ben çok ödev yapıyorum.
sonra geçen gün, kumpir almıştım. masa çok doluydu. tepsiyi koyunca kumpirim ŞLAĞP diye yere düştü. hem de tam suratının ortasına. ondan şlağp diye ses çıktı zaten. sonra arkamdaki kız bana, "yalnız burda iki tane çay var." dedi. "dikkat edersen." çok ciddi ama, bi görseniz. peki dedim boynumu azcık sağa büktüm. bi iki patates yedim yanımdakilerden. sonra kalktım. çok açtım o gün.
bi de benim arkadaşımın arabası var. geri geri gidiyodu bugün. şeker uzattım. al dedim. almam dedi. al dedim. almam dedi. al dedim. almam dedi. sonra arkadaki arabaya çarptı. ama sensörü bozuk olduğu için çarptı! şekerden değil... sonra bi baktık. arkadaki arabanın arkası inmiş biraz. iki tane çocuk gördü, gidin gidin diye bağırdılar. kaçın, biz bişiy görmedik. ehehe dediler bi de.
ay ne geldi aklıma. bizim hoca beni oğluna alıcak sanırım. OF.

20101009

mim

merhaba. 2 tane mim'im var benim. onları yanıtlayayım şimdi dedim. öncelikle leon'a ve kısaca fd'ye, sonralıkla BBS'ye teşekkür ediyorum beni mimledikleri içiinn! :) zevkli oluyo ya seviyorum ben mimlenmeyi eheh.
leon ve fd'nin mimiyle başlıyorum o zaman.

1) Lakabın var mı varsa nedir?
bet diyen var, beti diyen var. filan. bet fransızca'da aptal demek diyorum. dinlemiyolar beni.

2) Son zamanlardan da dile dolanan şarkı?
Jolene'i çok dinliyorum bu sıralar. hem Dolly Parton'dan hem de Alexis Grace diye bi kızın yorumundan. çok tatlı.

3) En son ne zaman ve neye/kime aşık oldun?
en son bana yeni gelen kartpostalıma aşık oldum. çok tatlı bi görseniz. Almanya'dan gelmiş. upuzun saçlı bi kız var üstünde. elinde çiçek filan. hoş yani.

4) En son okuduğun kitap/film? şimdi Elif Şafak-Araf okuyorum. çok sevdiğim bi arkadaşım oku demişti. ondan okuyorum. en son izlediğim filmin adını da kopyalamam lazım. dur.

Yeopgijeogin Geunyeo.

eheh. kore filmi. tatlı bi film.

5) Son zamanlarda en çok özlediğin...
selin'i özledim.

6) Bir günlüğüne ünlü biri (oyuncu/şarkıcı/politikacı vs) olma hakkı tanınsaydı kim olurdun? ay bu soruya hiç bi zaman cevap veremedim. şimdi veremicem heralde. kusura bakma fd:) ama sanırım şarkıcılardan biri olup bi günlüğüne sahnede şarkı söylemek isterdim.

7) Yarın sabahki ilk planın? bu sabahki ilk planım olduğu gibi yarın sabah da ödev araştırıp pafta hazırlamam lazım. belki bugün bitirirsem araştırmayı yarın sabah da pafta hazırlarım. evet böyle yapmaya karar verdim şu anda. ehe

8) En sevdiğin huyun?
diğer insanları çok düşünüyorum.

9) Şuanki bölümünde/mesleğinde olmasan ne olurdun?
şimdiki bölümümde olmasam psikolojide olurdum büyük ihtimal. ama memnunum halimden şu anda.

10) Okurken en zevk aldığın 3 blog ?
aynı zamanda mimliyorum sizi!

evet. şimdi ikincisine geçiyorum. bu da değişik bi mimmiş. '10 farklı kişiye söylemek istediğiniz 10 şey'
çeşitli nedenlerden ötürü birilerine söyleyemediğimiz, içimizde kalan şeyleri söylicekmişiz. isim kullanmak zorunlu değil, baş harf filan kullanabilirmişiz.

-etrafında artık seni, seninle dalga geçenlerden koruyacak birine ihtiyaç duymamana çok seviniyorum. çok büyüdün çok değiştin gözümüzün önünde. herkesin iyi niyetini görebilmesini sağladın. artık bu kadar çok arkadaşın olmasına çok seviniyorum gerçekten.
-niye bizimle konuşmadığını anlayamıyorum. telefonlarımızı açmadığını. nerelerdesin bilmiyorum. umarım sorunu çözebilirsin.
-sevgili fotoğrafçı; fotoğraflarımın çoğunun yanması sizi çok mu eğlendirdi?!
-cuma günleri okula gitmiyosan, perşembe günü 'yarın maketlerini getir göster bana' demenin bi anlamı var mı? hayır yağmurda ıslanarak getirdim ben onları da. ondan diyorum.
-daha ilk gün çok iyi arkadaş olabilirdik. öyle olsaydı şimdi sadece uzaktan birbirimize bakmak zorunda kalmazdık.
-küçükken yanlış anlayıp, arkanı dönüp gittin. benim belki de şu ana kadar ki en büyük hatam da arkandan gelmeyip bi üst kata çıkmam oldu. her şey çok farklı olabilirdi. her şey ama. neyse. o kadar çok mutlu olmanı istiyorum ki.
-hocaam, ehe her şeyimi size anlatmayı çok isterdim. beni çok iyi anlarsınız biliyorum. sizi çok seviyorum. belki bigün gelir anlatırım siz de dinlersiniz.
-nolursa olsun. deli gibi kavga da etsek, aylarca konuşmasak da, yarım yıl görüşmesek de, birbirimizden nefret de etsek en yakın arkadaşım olucaksın.
-sana dicek bişeyim yok artık. ne dediysem duymadın çünkü. ama hayatımda bu kadar önemli olmadan nefret ediyorum.
-iyileşiyosun yavaş yavaş. 2 yıl önceki halinle çok fark var aranda. aferim.

ay baya zormuş bu. ehe. iyi oldu ama. arada okurum ben bunu. teşekkür ederim tekrardan.
bitli turist ve Nays T!ng siz de yaparsanız sevinirim! :)

20101002

çok

okulum açılıyo bu hafta.
ankara'ya soğuk geldiği hafta bizim okulun açıldığı haftadır zaten.

dört ay boyunca
aklımda, yarım kalan guaj boya vardı.
yapmam gerekiyodu. ama o
gözümde büyüdü de büyüdü, yatağımın altında duran, arada beni arkadan ittiren dev maviye dönüştü.
şimdi tek umudum hocanın aklına gelmemesi.
sonra maket yaptım bir sürü, yepyeni. ayakta duramıyolar.
diğerleri de yavaş yavaş kırılıyolar, bana herhalde. kutudan başka koycam yerim yok. napiyim.

dört ay boyunca
ellerim renklendi. gözlerim beyazladı.
bi tane orgum oldu.
iki tane fotoğraf makinam.
36 pozun 30'u yandı.
saçlarım çok kısaldı, yeniden mavildi.
çok güzel şarkılar dinledim. gökyüzünün ne kadar büyük olduğunu otobüsteyken anladım.
çok acıktım, çok yedim. yeni gözlüğüm, yeni telefonum oldu.
iki arkadaşım birbiriyle küstü. biri diğeri için hala çok meraklı iki arkadaşım. küstü.
'çok'larla dolu bi mail aldım. sevindim. kağıda yazdım. dosyama koydum.
bi daha vazgeçtim. vazgeçtiğimi unutmamayı diledim.
annemi öptüm babamı öptüm ablamı öptüm.
çok şarkı söyledim. az utandım.

artık okula hazırım.
kalemlerimi özledim.

20100922

1-2-3 hüf! :)

doğumgünlerini seviyorum kardeş.

parmağımdaki renkli ojelere,
kareli eteğime,
tepsideki paketlere,
çantadaki sese,
bakırdaki kurabiyelere,
telefonda şarkı söyleyenlere,
öpücüklere,
videolara,
kartlara,
kahkahalara

bakınca mutlu oluyorum.
evet, 22 eylül doğmak için çok tatlı bi gün.

e hadi hep birlikte üfleyelim o zaman.
hüf! :)

20100911

esnerken dikkat.

bugün uyuyamadım bi türlü.
ablam şööyle bi esnedi. sonra "al bak sana uykumu verdim, hadi uyu." dedi.
eliyle havayı yakalayıp bana atıyomuş gibi yaptı.
sonra uyudum hemen.

peki nasıl oldu.
esneyince, vücudumuzdan uykumuzu çıkarıyoruz aslında. sabah uyanınca mesela, esneyip uykuyu çıkarmadan kendimize gelemiyoruz ve kimbilir o çıkardığımız uyku havada nereye gidiyo, kimin suratına yapışıp uykusunu getiriyo?
ablam da başkasına gitmesin diye zaten tuttu bana yolladı onu.

ve hepsi bundandır ki, karşında birisinin esnediğini görürsen sen de esnersin. direk suratına çünkü. sonra sen esneyince o da esner. filan.


böylece karanlığa gün gibi doğdum. bilirsin, bugünlerde kafam çalışıyo.

20100910

babam pek heyecanlı maç izlerken. basket maçı izliyoruz şimdi. diyo ki:

"heeey aslanım bee, nasıl atıyo 3lükleri, gördünüz mü elyas'ı, gördünüz müü!"
"elyas kim baba yeea eheh"
"elyas işte kızım izlemiyo musun sen! elyas isyanova."
?!?!?!?

"offff bi topu da sok artık hüdaver!! nba'desin bi de!"


ablam&ben: babamla maça gitmeli bence eheheh.

20100906

chinon


biz bugün antika pazarına gittik.


sonra ben ordan Chinon aldım bi tane.


sonra da İlkem'in fotoğrafını çektim.


20100831

masal















ben: hadi bana bi masal anlat.
ablam: bu sefer de sen bana anlat.
ben: ama ben anlatırsam uyuyamam ki.
ablam: o zaman kendi masallarımızı kendimiz anlatalım.
ben: tamam. 1 2 3!

bir varmış bir yokmuş...


20100826

bu sene;
-piyano kursuna gidicem.
-autocad kursuna çoktan gitmem gerekirdi, en yakın zamanda gidicem.
-desen kursuna gidicem.
-eylüldeki 1 aylık fotoğrafçılık kursuna katılıcam.
-devlet halk danslarına gidicem. belki ama. çok fazla istemiyorum.

AY DUR. çok fazla istediklerimin yanına yıldız koyucam.

-piyano kursuna gidicem. ***
-autocad kursuna çoktan gitmem gerekirdi, en yakın zamanda gidicem. **
-desen kursuna gidicem. **
-eylüldeki 1 aylık fotoğrafçılık kursuna katılcam. ***
-devlet halk danslarına gidicem. belki ama. çok fazla istemiyorum. *
-en az bi gece okulda uyuyup ödev yetiştirmeye çalışıcam herkesle beraber. **
-selenalarda 2 kere anime gecesi düzenlicez. **
-dilanla birlikte doğumgünümüzü kutlicaz. çünkü aramızda sadece 1 hafta var. ikimiz de başağız. artık bunu yapmanın vakti geldi. ***
-ayrancıdaki antika pazarına gidip bi şeyler alcam. **
-saçımın mavilerine tekrar geri döncem. ***


ama patrick gibi olaydım iyiydi.

20100824

20100812

rengimizi kaybettim

insanlar tartıştıklarında hiçbi şey dinlemiyolar, geçen gün onu anladım ben. haklıysan haklısın. ben beyazım o siyah. gerisi ne derse desin, boş.

bense ortada, iki tane çok sevdiğim kişinin arasında kalınca gri görüyorum. ikisini de. birine koşuyorum diğeri daha koyu gri oluyo. öbürüne koşuyorum yine aynı şey. kafam karışık. ikisinden çıkan tek ortak kelime:
"artık onun hakkında konuşmayalım betül."
kafamı eğiyorum. eskiler geliyo aklıma.

oysaki biz, siyah beyaz ve ben, üçümüzken bi renk çıkıyodu ortaya. farklı bi renk. uzun zamandır görmediğim, çoğu kişinin bilmediği bi renk. öyle bi renk ki etraftakilerin kıskandığı bi renk. öyle bi renk ki elimden hiçbir zaman gitmeyeceğini düşündüğüm bi renk.

ama
ŞİMDİ

biriyleyken böyle: çoküzülüyorumben diğeriyleyken böyle:


















oluyorum.

diğer rengi bulamıyorum. o gösterilemez zaten. farklı bişey, özel bişey.
üçümüzün olduğu resimler çizerdim hep, beğenirlerdi. artık iki kişilik mi olucak resimlerim?

siyah, beyaz, ben.
rengimizi istiyorum.

20100804

"life is just too fast. slow doooown. pleease. i hate it. eeğah."

neiyi söyledin kate.
bana da oluyo o. güzel değil.
nefret ediyorum. eeğah.

20100722

sen
davetiyeme "hayır"ı basarken,
ben
bi notanın üzerinde seni düşleyip yaşlarımı yiyodum.

şirinler nerde peki?

insanları seviyorum ben.
ama kendimi sevemiyorum bi türlü.
her taraftan "çokgüzel." sesleri yükseliyo. dayanamıyorum hiçbirisine.
önemli olan iç güzellik dimi bla bla.
ah diyorum, ay diyorum siz bi de benim içimi görün.
sonra elimi açıyorum. allahım nolur... nolur iyi bi kız oliyim.

20100717

küçükprens hep yanımda olsun




ay biri bana bunlardan alsın o zamaan!
ama topuğu bu kadar çok olmasa da olur. yürüyemem ki lan ben böyle!

20100715

kafam üşüyo bazen

benim kaplumbağa'm vardı. 2 tane.

bi de kedim vardı. bi tane.


hepsi gitti.
çoyalnızımlan.

20100709

saçmalama

"saçmalama."
kötü bi laf lan. mesela sorunlu bi arkadaşınıza demeniz gerekir. dakikalarca düşünürsünüz desem mi. her lafının ardından dilinizin ucuna gelir yutarsınız. öyle saçmadır ki sözleri. yutarsınız ama. kötü çünkü. insan saçmaladığını bilince ne fena. yazık dersiniz. başka bişiy diyim yerine.
sonra çok geçmez. beşdakika sonra 'hayır betül saçmalama!' der karşıdan, ve biter orda konuşma. öylesine söylenmiş bi saçmalama. suratınızın ortasına. dank diye.

20100707



kıvırcıklarımıellemedilan ve şapkanbenimoldudamla.
hep böyle olalım olur mu. :)

20100630

moralim bozuk olduğunda herkesin moralimin bozuk olduğunu anlaması moralimi daha da bozuyo. gereksiz bişiy için bozuksa ama sadece. mutlu olanlar aslında en üzgün olanlarmış. dilan gibi. dila gibi. dilim gibi güçlü olmayı isterdim.
mesela bu japonların koca gözlerini ne zaman görsem kötü hissediyorum. ama bakmadan da duramıyorum. hatta şimdi yeni gözler atıyorum bilgisayara. yemekten önce "itedekimaaas" diye bağırmak isteyince kötü hissediyorum kendimi. herkes anlıyo birden. bu kadar belli etmeyi istemezdim.
sonra babannem "ilintili bu kız, rahat değil anladım ben." diyo. üzülüyorum.

20100623

hey ne kadar da renkli oldun sen bugün böyle! :)

20100616

benim bi arkadaşım var

benim çok canım bi arkadaşım var.
aşık olmuş. çok canı yanmış bugün.
ama hep güler o bilir misiniz. kimselere belli etmez bişeyi.
sonra beni korur hep. ağlar; ama beni düşünür yine. sen yapma der böyle. sen aşık olma hiç olur mu.
dayanamazsın sen, narinsin der. bilir beni.
çok kocaman hayallerimiz var bizim sonra. kırıklığını yaşatıcak derken müjdelerini verir hepsinin.
çok uzun süredir tanışmıyoruz belki ama, hiç bırakmasın beni. yanımda olsun. arasın günde seksen kez. kimseye anlatmadığım içimdekileri anlatma isteği uyandırsın içimde.
olur mu?

20100615


mumum erimiş bugün benim.

bana baktı (2buçuk)

umudun rengi maviymiş LAN. o zaman ben bildiğin birtutam değil destedeste maviyim!
ayrıca bugün gördüğüm şeyin gerçek olup olmadığını hiçbi zaman öğrenemicem. çok acıklı. ama hiçbişey yapamicağımı anladım en azından. geçip gid... dilim gitmiyo.

bi de biz bugün portakal yokuşundan indik. ne güzel dimi. portakal sokağında oturuyorum ben hıhı. portakal yokuşundan çıkıp sağa dönüceksin. orda portakal ev no:6 var. gelsene. portakal yeriz belki. hem benim evim hep turuncu.

20100609

bişey bugün yeni, yepyeni, güzel...

bugün ben yeni bişeye başladım.

çok güzel bi yerdeydik. bak bak baktım. yere oturdum.
turuncu bi kedi vardı. annem elleme dedi. tamam dedim. zayıfça biraz.
aslında ben hep severim kedileri. annem elleme der, ben kucağıma alırım. ama kaçarlar genelde.
bu sefer dedim. tamam ellemiyim. sadece oturdum yanına.
kedi kalktı geldi lönk diye kucağıma çıktı. lan dedim. sırnaşma annem görcek. bi dinlettirmiyosunuz kadının sözünü. hayret bişiy. ama ellemedim. kedi sürttü kafasını bi iki. sonra sıkıldı benden. kalktı gitti. üzüldüm.
















bugün ben yeni bişeye başladım.

çok güzel bi yerdeydik. bak bak baktım. yere oturdum.
sıkıldım. çantamı açtım. baktım defter var. küçük. bi de 4b kalem.
yeni bişey.
çok güzel bi yerdi. bak bak baktım. yere oturdum.
çizdim.
şimdi hala bakıyorum. gerçekten güzel bi yer.

sonra başka bi yere gittik.
güzel bi yerdeydik yine. bak baktım. banka oturdum.
çizdim. yanımdakilere çaktırmadım bu sefer. yandan yandan. sonra kalemim yere düştü.
çamur oldu. yağmur var ya hep. üzüldüm.

başka güzel yere daha gittik biz.
her şey birdenbire oldu. mavi birdenbire.
bak bak baktım. gözümü alamadım. nerdesin diye bağırdım. kimse duymadı.
sonra çizdim.


bugün yeni bişeye başladım.
artık ayrıntıları görüyorum ben
yıllardır gördüğüm direkler altıgen şeklindeymiş meğersem.

bugün yeni bişeye.

20100608

merhaba, yine ben. bu sefer gelir misin yanıma?

evet..
olmak istediğim yerdeyim yine. her zamankinden daha yüksekteyim burdayken. daha küçük görüyorum her yeri.
tohno olmama gerek yok. gökyüzüne daha yakınım. arabalar tırnağım kadar. minicik. ufacık.
mutluyum.
biraz daha yakınım ya. azcık daha.
her zamankinden biraz daha umudum var burdayken.
bu sefer o kadar çok yok ya neyse. ağlamadım lan bile gelirken.
ama olsun yine de var. burdayım ya. umut o. yetiyo.

kimbilir! 24 saat sonra o şarkıyı dinlerim yine. cesaretim olur dinlemeye. mutlu mutlu dinlerim bu sefer. kahkahalar atarım. mucize olur ve ben bişey yaparsam...yarın. herhangi bişey.
mutlu olurum 24 saat sonra. tekrar dinlerim şarkıyı. sadece 24 lan!
hıhı tabi.
düşündükçe daha da imkansızlaşıyo.
neyse. başka şarkı dinlerim ben yine yarın.
hem yine de mutluyum. burdayım. yarın maviye gidicez. nefes alıcam ben orda. çok büyük hem de. yutcam sonra hepsini.
bi de herkese bakıcam teker teker. hiç eğmicem kafamı yere.
bulcam seni.
görüşürüz.

yağmura dikkat et. çok var buralarda. gelirken çok korktuk biz biara.
yağmur şarkısı çalarken. sonra okyanus çaldı. kapatalım dedik. nolur nolmaz.

20100604

yok ya. hiç beklemediğin bi anda birileriyle karşılaşabilirsin belki de.
dünya küçük filan değil derdim de. belki de sahiden de öyledir ha küçüktür? sadece biraz daha beklemem gerek. ya da çok daha. ama olsun beklerim ki ben.
ama karşılaşınca nolcak?
yanımdan geçip gitmesine izin mi vercem.

işte o gün kendimden ölesiye nefret ederim.

20100531

demin telefonum titreşti sandım. meğer karnım guruldamış.
en sevdiğim şarkılar arasına girmek üzere bu şarkı. kırk yılda bi işe yaradı eurovision. vay anasını. alyoshaaaağ takipteyim seni bilesin.



oha bildiğin sonunda koyabildim vidyoyu :o ben artık koyarım ki buraya o zaman hep birsürü vidyo. kıh kıh.

20100528

ay şimdi kamera şakaları yaparlar ya insanlara. mesela üç heykel kafa vardır müzelerde filan, ortadaki meğersem gerçek insan kafasıdır, insanlar geçerken bağırır, millet korkar ya. bildin mi.
bugün bize bunu yapmaya çalıştılar işte. ama biz 4 akıllı mı akıllı ayriyetten uyanık, cin, sinsi, zeki kızlar olduğumuz için kandıramadılar. dedik emeeeen yeme bizi hadi çık ordan. çıktı.
sonra dedim ki, hadi BEN gireyim madem. kıh kıh. adam da dedi hadi gir madem.
neyse girdim, çöktüm oraya, kafamı da çıkardım falan ama nasıl eğleniyorum bi bilseniz.
AY O DEVASA KAFALAR İÇİNDE KAFAM O KADAR KÜÇÜK KALDI Kİ ANLATAMAM.
o kadar belliydi ki heykel olmadığım yani. adam da dedi sana bi pudra süriyim en iyisi. çüş dedim daha neler.
neyse diktim gözümü bi noktaya bekliyorum ki insanlar gelsin.
sonra birileri geldi gibi oldu. kızlarda etrafta zaten biraz aşağılara bakıyorum kim var kim yok göremiyorum falan. bi bağırdım "öööeeğhkğ" diye. küçük kızla annesi varmış meğersem, kız bi ürktü ay yarebbim bende başladım kahkahaya. korktun mu tatlım? dedim. yoo dedi. bu sefer ben üzüldüm, yok yok ya korktun sen biraz hıhı dedim. annesi bile bi kıpırdanmıştı yani valla bak. iyi rol yapıyorum ben ya gerçektenn.
sonra yine diktim gözümü, bi kadın geldi bu sefer. biraz uzakta duruyo. dayanamayıp bağırdım yine "bööğhkğh" diye. şöyle bi titreme geldi kadına.
öyle daha tam yakına gelip ellerini uzatmadan falan yapınca pek ürkmüyolar, ama çok yaklaşınca da beni gülme tutar diye küt diye bağırdım bende.
o kadından da pek tepki alamayınca dedim çıkıyım artık. adam da dedi ki zaten senden iyi tiyatrocu olmaz. üzüldüm.
ama olsun lan. çok komikti.

sonra bi de paintball var ya. onun lazerlisini oynadık. AYY NASIL DA EĞLENCELİYDİ. ter içinde kalıp sonunculukla oyunu bitirdim hala yanaklarım yanıyo ya bilseniz ne kadar terledik. ama efnan delirdi yeminlen, ikiye katladı hepimizi counter strike oynamanın yararları diyo.
ay öldürüyo beni hala peşimden koşmaya devam ediyo, bu nasıl hırstır ya öldüm efnan tamaaam diyorum hala ateş ediyo. deli midir nedir. :D

okulda bitti lan. şaka maka. bitti yani. güzel bi seneydi. :)

20100521

umut çok gıcık bişey

bugün doğum günü.
öyleymiş. 5-6 yıl önce arar sorardım doğum gününü. cevap vermezdi.
artık arayamıyorum. ama doğum gününü biliyorum.
meğer 21 mayısmış. hıhı.
keşke bilmeseydim o zaman belki arayabilirdim. yine sorardım.
cevap vermezdi belki yine. üzülürdüm. ama sesini unutmamış olurdum en azından.
nerdesin.
artık otobüse binen, yolda yürüyen, önüme çıkan herkesin suratına bakmak istemiyorum, acaba sen misin diye.
gelmiceksen, içimden çık artık lütfen. çoktandır ordasın. sıkılmadın mı hala. ben sıkıldım. ama bi türlü çıkaramıyorum seni ordan.
artık ağlamıyorum. hüzün yapıştı dudağıma. ama ağlamıyorum. artık.

mutlu yıllar.

20100520

ay bitmiyo bu final ödevleri duraksakinleri.
öğlen 12den beri ödev yapıyorum ya bildiğin! baya baya öyle yani.
ŞAKA MI!

uhu koklamaktan gözlerimin altı mor olmuş yine. ühü.
son verdikleri şeyi de yapamicam artık yetişmicek yani kusura bakmasınlar. geçerim ki ben hem nasılsa. kıh kıh.

sonra benim 'baya' arkadaşım sabah bana çokfazlanefretli bi mesaj attı. çok üzüldüm. bikaç saat sonra da naber der gibi normal normal bişiy anlattı kendisiyle alakalı.
BEN ARTIK ANLAMIYORUM SENİ.
ama sende şunu anlamıyosun ki. ben HİÇBİ ZAMAN seni kaybetmek istemedim.
ben 3 hafta birbirimize bozuk olduktan sonra yine eskisi gibi konuşabildiğimize sevinirken meğer o, dünkü konuşmamızı garip ve iğrenç bulmuş.
evet bu kadar ayrılmışız birbirimizden.
toparlanmaya çalışıyoduk. ama 12 yıldır aldığımız en büyük darbe bugün oldu bence.
ve ben üzgünüm evet. kendisi inanmıyo ama gerçekten kaybetmek istemiyorum onu.

20100510

3 hafta yaa.
3 hafta kaldı sadece okulun bitmesine.
11 iş günü.
11 laaaan!?

şaka gibi. 1. sınıf bitti işte. nasıl bitti HİÇ anlamadım.
daha yeni kazanmıştım ben öss'yi oysaki.
daha yeni mezun olmuştum tıfıldan.
daha yeni kep atmıştım havaya.
daha yeni girmiştim sınava.
daha yeni çalışıyodum sanki.
daha yeni başlamıştım zor seneye. (yok lan fazla oldu oralar uzak artık.)

11 yaa, 11 ne demek.
11 kere daha erken uyanicam. sonra biticek.

çok çabuk bitti. bugün konuşurken gözlerim dolu dolu oldu hep.
daha 1 senedir bile tanımadığım arkadaşlarımı sadece 11 gün daha görebilicem diye üzüldüm.
3 hafta sonra beraber yemek yiyemicez city de mesela.
nerde yesek diye tartışamicaz.
zeki ye koşamicaz sürekli.
göbeğimiz çatlayana kadar gülemicez.
her gün her gün kavga edemicez. (efnan da napıcaksa artık etrafında laf atıcak birini bulamayınca bilemiyoruum. :p)
çimler, balayı kurabiyeleri...
lan 4 ay balayı kurabiyesi yiyemicez düşündüm de! oha.
sonra bob. emek falan. ehe.

ama daha 2. sınıf var dimi! :)
bu kadar duygusallığa gerek yok.

sizi özlicem canlarım.
ivit. geçememişim direksiyondaaan!
o değil de. önce geçmişsin diye sevindirip sonra ehe ehe geçememişsin şaka yaptım diyen bi babaya sahibim.
nasıl komik espri dimi?

20100508

ayy direksiyon sınavında kaza yapıyoduuum! ehe. arkada not veren adamlardan biri YAVAAAŞ diye bi bağırdı! ürktüm. sonra hoca direksiyonuma müdahale etti. gitti 10 puan!
sonra sollayım dedim. ne akla hizmetse. sınavdasın dimi betül sanki müthiş kullanıyomuş gibi hayret ya. tam sollayım dedim karşıdan gelen jip selektör yaptı arka arkaya. laaan bi git yolumdan acemi dedi resmen. arkadaki adamlar da tırıs tırıs olmuşlardır tabi, bırakmışlar kendilerini bi sürücüye, biliyo mu bilmiyo mu belli değil.
neyse ki çok soru sorup da zorlamadılar. hakkaten uykululardı heraldee. :)

gösteri de zevkliydi yaa, baya eğlendim yolda falan. sonra bi çıktık seyirci önüne. BİLDİĞİN kafam karıştı. 2 dk önce oynadığımız oyunu tekrar oynamaya falan çıkıyorum tek başıma. aysu artık yanımda ittirdi kaktırdı beni ancak öyle bitirebildim çok komikti.
hayır hocaya yazık o kadar uğraştı ben direksiyon sınavına ilk gireyim de gösteriye çıkabileyim diye. ona üzüldüm yani. mütemadiyen aklıma geldi oynarken.
bi de bi alkışla di mi ey kızılcahamam ahalisi. ilk ben çıkıyorum sahneden. arkamdan alkış kıyamet bekledim. tık yok.
ayıp ama. olmuyor böyle.

20100507

yarın ilk gösterimiz olucaaak. halk oyunlarıyla tabiki. kızılcahamam'a gidicekmişiz.
ilk defa en kenarda oynicam. son anda değişiklik oldu, ben bi çıkmak zorunda kaldım direksiyon sınavım nedeniyle sonra tekrar geri girdim falan. en kenarda oynamak zorunda kaldım sonuç olarak. ama hayatımda hiç oynamadım en kenarda. yarım daire yapamıyorum YOK yani.
üç beş kere yaptık prova ama bakalım yarın neler olcaak. çok heyecanlı.

direksiyon sınavına da ilk giricem. ay geçiyim de alıyım artık şu ehliyeti. yarebbim ne stresliymiş yahu. bi de lafa falan tutuyolarmış. sabah sabah uykulu olurlar umarım da tın tın giderler sadece. tın tın da sürebilirim umarım bende. ehe.

20100505

ay evet döndüm istanbul'dan ben bugün. sabah altıbuçukta kalktım. ankara'ya geldim. hemen okula vizeye koştum. ordan da halk oyunlarına yetiştim. daha yeni eve geliyorum işte. bi bilseniz NE KADAR yorgunum!

istanbul.. o da aynı işte.
gelirken ağlattı giderken ağlattı.

(kuzenciğiminişkom da bazen okuyomuş burayı. öyle çok büyük teşekkür ediyorum ki benimle uğraştı kaç gün. müthiş gezdik.) bahmaayn bahmaayn. ehe ehe ehe.

20100501

profestival 2010

ivit.
hacettepe'den bi profestival geçti!
3 günlük bi festivaldi. daha başlamadan bi arkadaşım yüzünden bi iki ağlama krizi geçirsem de, daha sonra biraz değişiklik yaparak gönül rahatlığıyla gittim.

ilk gün katatonia için gitmiştim; ama kreator çok güzeldi yaa. hiç dinlememiştim onları, zaten artık o kadar sert de dinlemiyorum. çook eğlendirdi ama. 2. sıradaydık, sahneye çıkmalarından 20 saniye sonra bir bir başlayıp etrafımızı donatan pogocular yüzünden yavaş yavaş geriye kaçtık. "sola kaç solaa, arkaya giit, anam burda da vaar, çık betül çık en iyisi ehe ehe." şeklinde taa gerilere gittik.
bi de ben şarkıları orda ezberledim. "hıı esen ne diyo burdaa??" diyip ikinci nakaratta söylüyorum falan. çok komikti. en çok onlarda eğlendim heralde düşünüyorum da.

sonra 2. gün, tenekeye yetiştik dersten çıkıp. ay bi de bi sunum yaptım ki o gün sormayın onu da anlatıcam yakında çok komikti.
tenekenin güzelgözlüoğlanı önden bi kıza dedi ki " ay sözleri bilmiyosan söylemee!" ehe ehe. deli. ay bi de bişey anlatcak bi yerden çıkıyo, ne dediği belli değil, strese girdi çocuk.
sonra direc-t geldi! 2. günün en iyisiydi bence. bilge nasıl eğlendirdi yarebbim. o nasıl enerji. bi koşuyo gitarsitin sırtına atlıyo, ordan diğer gitaristi ittiriyo, çalamıyo falan. sonra fotoğrafçı kızı dansa kaldırıyo, kameraların üzerine çıkıyo havaya tekmeler filan. çok iyiydi. zaten şenliklere de gelceklermiş ooh çok sevindimm.
bilge de söylememizi beğenmedi diyo ki " biraz daha genizden söyleyin biraz dahaa" :)
ayy ablamın odasında da direc t çalmaya başladı ya bak sen şu işe. ben yazmadan okuyo heralde bu kız beni.
sonra hayko yu izlicekken yine geriye gitmek zorunda kaldık. ama bob u gördüm o zaman daaa iyi ki gitmişizz. emre aydına da arkadaşım istiyo diye kaldım. ayy kızlar delirmiş, yeminlen delirmişler, ürktüm yani aralarında.

3. gün geç kaldım birazcık. çilekeş sahnedeyken de bi kızla tanıştım. bence o kız ayrı bi postu hakediyo evet. sonra anlatcam onuu. sonra betülle elvan geldi. aylini izledik.
ayy aylin aslımın yeni albümü HARİKA olucak bence gerçekten. bi iki tane çaldılar bayıldım. çok sevdim. ayça da çok tatlıydı. "see aa b ç d g s p se aa" ehe :)
crazy dance a falan bindik. ay o kamikazeye bi kere bindim ortaokuldayken bi daha da binemiyoruum ya, birinin beni çok feci arkamdan ittire ittire onun içine sokması gerek sonra çok pişman oluyorum niye binmedim diye. :/

öyle güzel bi 3 gün geçirdim. katatonia'yı da gördüm ya ghost of the sun'ı falan söyledim, şaka gibi geliyo hala. umarım devamı gelir profestival'in. bu sefer sinek istilasız bi hacettepede olsuun. :)
murat akçay da ordaydıı ayrıca. onu izlemek de bi hoştu.
öyle işte bugün de bi uyudum tüm yorgunluğumu attım, pek güzeldi.


bu aradaaa ayağımda bildiğin varis çıktı. varis yani. hani yaşlıların hemen hemen hepsinde olur ya. ondan işte. artık birazcık ayakta durmayagöreyim damarlarım şişmeye başlıyo. ilk gün 3den 12ye kadar HİÇ oturmadığım için çıktı heralde. :( ühü. çok üzülüyorum ona. şort giysem arkamdan damarlarım salınıcak resmen. umarım geçerler. doktora da gittim biraz zor dedi filan ama bakalım. :(

ayy sevdim ben böyle festival günlüğü gibi gittiğim konserleri yazarım artıkk. :)
haydin görüşürüzz.

AY BU ARADA YARIN İSTANBUL'A GİDİYORUM BEEN!

20100425

uçancinsböceğinönünügörememesi

bugün böcek yedim ben.
dışarıda yürüyodum. birden ağzımın tadı değişti. noluyo lan dedim. geviş mi getiriyorum acaba. nedir yani.
sonra üstümdekine küçücük tükürdüm.(hıhı) ve o uçan cins böceği kolumda boylu boyunca yatarken buldum.
öö dedim. iki silkindim.
sonra ablama anlattım.
güldük.

20100423

herkes istanbul'a gitti lan bugün. :o herkes yani.
ne kadar acıklı di mi.

20100413

LAAAN!
artık bu temel sanat bilmemnesi dersiyle uğraşmak istemiyorum yaa. tüm sırtım ağrıdı.
hayır bi de herkese aynı notu veriyolar, ben anlamadım.
sabahtan beri ona harcadığım enerjiyi ehliyet sınavına çalışmaya harcasam
motoru yutmuştum ya. yeminlen bak.

ki zaten geçemicem ehliyetten.
BAK BURAYA YAZIYORUM GERÇEKTEN.
çünkü kimse inanmıyo bana.
cumartesi sınavdan çıkışta gelicem buraya dicem ki.
yok geçemedim. hıhı temmuz'da bi daha giricem.

5 gün önceden kitap yok bişiy yok çalışmaya başlarsan böyle olur betül.
aferim sana.
hayır git bi kitap al dimi.
yarebbim yaa

20100407

artık lahmacun'u lacuna coil diye okuyup bi de üstüne heyecanlanıp daha hızlı okumaya falan başladım.
evet böyle de azıttı sevgim.
tanrım aklıma mukayet ol litfen.
Sonisphere'e gelseler bari. ingiltere'dekine gidiyolar hem. :(
ühü

20100405

kurabiye'yle tanışıııın

Selamm.
Kurabiye'yle tanışınn!















bir teknik çizim dersinde 5 kişinin elbirliğiyle yaptık bunu.
hem de neyden biliyo musun. hamur silgiden.
şapkasında çiçeği bile var.
ÇOK TATLI DİĞ Mİİ?

ismini de ben koydum. kurabiye.
HAYIIIR kurabiye olmasın dediler.
ama ben kulağına 3 kez söylemiştim bile

"kurabiye, kurabiye, kurabiye"

yakında sarı hamur silgiden de erkeğini yapcaz yanına. "kurabi"
şaka şaka. küfretmeyin. ehe.

(arkadaki de benim kolumun kıvrımı. hıhı bildin.)
KOLUMUN KIVRIMIYLA TANIŞIIIIN!

20100404

evet yazmıyorum sana sevgili biloğum. niye çünkü
başka bir güzele aldandım.
guitar hero oynuyorum da. (başka güzel o işte bildin mi?)
baktım baya eğleniyorum. dedim boşveeer buraları.
hıhı öyle oldu.
yazcak bişey bulamamamdan değil yani. tamamen yalan.
aslında yazarım ki ben yani. niye yazmayım.
her dakika yazcak bişey bulurum ben. ne sandın.
sadece guitar hero işte. bilirsin. başka güzel.
bu güzel huzurlu ortamı, sol tarafıma felç indircekmiş gibi davranan, insanı içten çökerten bu oyuna sattım. evet.
böyle de kötü, sinsi, gaddar bi kızım işte.
anladın demek.


ama yine de sen başkasın haaa. hadi üzülme şimdi. gül biraz? az dahaaa. hıh.

20100329

ya nasıl bi tipim varsa bugün önüme gelen herkes;
"noldu betüül?"
"iyi misinn??"
"ne o bişiy mi oldu"
"ağladın mı yoksa sen?"
gibi tepkiler veriyo. vallahi anlamadım yani. :o

YOK YAAA İYİYİM BENN, GERÇEKTENN! :)

20100322

japaannn

aslında bu postcrossing'e başladığımda en çok japonya'dan kartpostal gelsin istedim. ya da her adres aldığımda umarım japonya gelir dedim.
hatta bugün feysbokta, acaba 'sürekli kartpostallaşmak' isteyen japon biri var mı diye aradım, bulamadım, hiç gelmedi lan bana japonyadan diye üzüldüm.
meğer salon masasının üzerinde duruyomuş bi tane :) bugün gelmiş. arkasına baktım ilk. JP yazıyo.
önünü çevirdim bi çığlık attım. ÇOK GÜZEL LAN. sonra arkasına ne yazmış okuyayım dedim. 2 cümle vardı. sonuncusu "If possible, could you do a swap?"
bi çığlık daha attım. bu sefer zıpladım bi de.
TAM DA İSTEDİĞİM.
atıp bırakmamış sevgili Junko arkadaşım. bi de demiş ki, sürekli kartpostallaşalım mı? artık o benim sürekli arkadaşım evet. şimdi de ben yazcam ona bi tane oley. çok güzel yazcam hem de.

elma

bugün kapının önündeydim. 6 senede 2 kez çıktım o merdivenleri. 6 kapıdan hangisidir acaba diye düşündüm. eh boşuna demiyorum altı benim olucak diye. yanılıyosunuz. sürekli altıyı seçmem boşuna değil.
ama bu sefer sen yoktun hiçbir kapının arkasında. telefonunun ucunda da yoksun artık.
ah, buralarda bi yerdesin ama, bulamıyorum. elma.
çok yoruldum.
'sapıt'mışım artık. öyle dedi biri bugün.
napiyim.

25.04.10 : buralarda bi yerde değilmişsin. daha da uzaktaymışsın. artık hiç bulamıyorum.

20100321

mister T.

Sweeney Todd müzikaline gittik bugün. harikaydı!
hele mrs Lovett'ı oynayan kıza bayıldım yaa, harika oynuyodu :) ellerine sağlık hepsinin.
bi de gittiğim her oyunda bi silah patlıyo ya. hayır tamam atraksiyon, oyuna bi renk katma çabası, dikkatleri toplama, heyecan falan da, BİZDE korkuyoruz canım! ürküyoruz ciddi ciddi.
o değil de,
oyun bitti biticek, adamın karısı kim ortaya çıktı, tam ağlak noktadayız, adam kadına sarılmış ağlıyo falan, arkamdaki kadının "kimmiş o sarıldığıı??! annesi miymiiişşş" diye bağıra bağıra yanındaki ünlü kocasına sormasını unutmicam. hayır unutmicam. ahahah
3 saattir nerdesin sen be kadın ehe ehe

20100316

38'in laneti

37 izleyicim var şimdi. ve şu ana kadar -sanırım- 4 tane 38. izleyicim oldu. ve oldukları gün içerisinde beni izlemekten hepsi de vazgeçti. neden anlamadım. ama üzüldüm biraz. çünkü her hafta mütemadiyen artan izleyici sayım tam bir aydır AYNI. bir-iki-üç-dört tamam, daha da katlanamam yani. tak dedi artık canımaaa, bugün.
evet! izleyici sayılarımı önemseyen bi bilog yazarıyım ben.
ve evet 38. (sürekli) izleyici bana kısmet olmicak.

38. koltuk is cursed.
her şeyin hayırlısı bu dünyada.

20100315

bugün

bildiğin 5 saattir boş oturuyorum. BOŞ yani.
zaman gidiyo falan. bende bi değişiklik yok. gözüm dalıyo sürekli, sonra birden uyanıp dudağımı kemiriyorum. ve süt içiyorum. aa bi de sağ omzum seğiriyo bugün.
o kadar.
başka bişey yok.

oysaki sabah ne güzeldi. yapacak bir sürü şey vardı bugün için. okulu senenin başından beri belki de ilk defa asmıştım. keyfi olarak.

'erken uyanıp yürüyüşe gidicektim.
gitmedim.
'ablamla sinemaya giderim diye düşünmüştüm.
üşendim.
'kartpostallarımı yollamak için dışarı çıkıcaktım.
çıkmadım, yine yollayamadım.
'ödevlerin ucundan tutayım bari dedim.
bi türlü başlayamadım.
'esen'e mesaj atayım dedim, rüyamda seni gördüm diye.
atmadım.

sadece bi maket yaptım.
ama şu ana kadar ki en güzel maketim -en kısa sürede.
o kadar.
başka bişey yok.

koca bi gün bundan ibaret.


'sıkılan insanlar, aslında esas sıkıcı olanlar'mış.
evet, yine anladım bunu.
gerçekten öyle.

en iyisi yarın okula gideyim ben.

20100314

"You should move to Ireland!" haa?
evet feysbok'tan bazen doğru laflar çıkıyo :o


üzülme küçük. artık yanında olamasam da sen üzüldüğünde hala çok üzülüyorum.
ve yanındakini de çok kıskansam da elini bırakma sakın, bi kez daha kaybetme onu.
hadi öptüm kib bye.

20100227

vuhhu

oo may gad!
3 boyutlu küçük prensimiz varr naaber :))

20100225

abla


ablacım benimm
iyi ki doğmuşsun!
iki huysuz yaşlı olduğumuzda da sakın böyle bırakma beni.

20100223

nesin

ankamall reklamları var ya yolda.

"mutluyum, o yüzden ankamall'e gidiyorum."
"gezmeyi seviyorum, o yüzden ankamall'e gidiyorum."
falan.

aysu dedi ki. senin fotoğrafın olsaydı o insanların yerinde, sen ne yazdırırdın yanına, niçin giderdin ankamall'e?
cevap veremedim lan.
daha ne olduğumu mu bilmiyorum nedir.

20100222

markette çıngar

böyle marketlerde oyun oynamak falan süper oluyo. eskiden büyünce toys r us'ta çalışıcam, orda çalışanlar hep oyuncaklarla oynuyo derdim. hakkaten de oynarlardı, gezerken önümüzden kaykayla kayan koca bi adam geçerdi falan, çok hoşuma giderdi benim de.

bugün de kentparktaki mediamarkt'e gittik. bi baktık ki etraf wii olsun efendime söyliyim guitar hero olsun, dj mix olsun, need for speed olsun, oyun dolu!
ben guitar hero'yu görünce sapıttım zaten, taktım omzuma gitarı, kalkamadım bi türlü başından. queen-under pressure filan çaldım, süperdiii. gerçi tam olarak çözemedim, bilgisayarda oynar gibi değil tabi, karman çorman bi yapısı var aletin.

sonra wii ilen dolu bi bölüm gördük, oraya koştuk. gökçe'nin varmış zaten wii'si evde. en güzellerini açtı bize çat çat.
kaleci oldum ilk böyle top sağdan geliyo kafamı sağa doğru uzatıyorum, top kafama çarpmak suretiyle duruyo, arada ayakkabı geliyo, o çarpıyo duruyo eksi 3 puan yazıyo falan çok komikti.

daha sonra adaşimo betül aerobik yoga falan bişey yaparken ben de boks yaptım.
pat küt havaya savuruyorum yumrukları ama nasıl strese girdim yığcam adamı yere diye. bikaç dakika sonra farkettim görevlilerin uzaktan toplaşıp hakır hakır güldüklerini.
hele bi mert var ki sanırım aralarında, tüm oyunların rekorunu kırmış maşallah, orda çalışıyo güya. ohh eğlen coş. amma eğleniyolardır orda ha dili dışarı çıkmış boks yapanları izleyince falan.

ama deli gibiydik ya biri orda bowling oynuyo, "bak bakk çözdüm bu sefer" diye bağırıyo, diğeri süper mario oynuyo, öbürü "gökçe onu aç aman da bunu açç", "yaa ben oynicam şimdi, in sen ben binicem" falan, gökçe de yazık öyle yapmicaksın böyle yapcaksın diye bi ona bi buna koşuyo.
yani o sessiz, sakin, huzurlu markette olcak şey mi
töbeallam çok eğlendim yaaa.
hele top beklerken kafama ayakkabıyı yiyince katıldım, katıldım resmen, indim mekanizmadan o derece.

ama orda artık kaç saat durduysak, yetişmemiz gereken derse, tam da herkes dağıldığı sırada yetişmişiz ehi. neyse ki çaktık imzayı zorla yıh yıh.

eğer yolunuz o boya kokulu henüz inşaat halindeki kentparka düşerse, girin bi iki oynayın çıkın derim ben, hele boksu atlamayınnn! :)

20100220

sevince güzel

sevdiğim insanlara, onlardan nefret ediyomuş gibi davranma gibi bi özelliğim var benim. belli edemiyorum onları sevdiğimi bi türlü. sonra aman da niye aramız iyi değil? bokolur ben böyle davrandıkça.

20100217

turuncu

insanları tanımak için ya ne müzik dinlediklerini sorarım,
ya ayakkabılarına bakarım
ya da
en sevdikleri rengi sorarım.

birinin benim hakkımda ne düşündüğünü öğrenmek için de
"sence ben ne rengim acep" diye sorarım.

evet böyle yaparım.

dün turuncu'sun dedi biri.
EVET, tam da olmak istediğim renk!

aslında tek istediğim,
birtutammavi'likten kurtulmak.

20100216

bulut


"we chased after that cloud and said whoever reaches it will be happy."




hadi koşalım o zaman?

20100211

şarkı

uf çok utandım yaaaaaaaa. ben insanların arasında doğru dürüst şarkı söyleyemem tamam mı. şimdi söylüyodum bişey o sırada telefonum çalmış bende açmışım bakmadan telefon elimde şarkı söylüyorum hallam yaa. ben farkedene kadar kapatmamış sevgili arkadeşceğizim sağolsun. arada uzun hava çeker gibiydin koptum orda bile dedi yaa. çüş yani. gerçekten utandım terledim filan böyle, öyle böyle değil böhü.

şimdi aylarca bunun dalgasını da geçer yani biliyorum ühü.

sürpriz

milletin doğum gününü kutlamayı çok seviyorum ya. sürprizler falan. onları ayarlarken ki çaktırmama stresi bi de. çok hoşuma gidiyo. sonra önüme gelene bak bunun doğum günü ihi diye bağırıp öpmesini izlemek falan. hoş yani.

bugün ing. sınavında çıkan soruyu soruyorum genşler hazır mısınızzzzzzzz

I cook in the .........
a) bathroom b) kitchen c)living room falan

höööö nasıl yani çüş oha eki eki.
bi de reading şeysinde john lennon'ın hayatını anlatmışlar. mutlu oldum ya sınavın ortasında. bi iki soruyu okumadan yaptım hemide, selin de öyle yapmııış.
yıh yıh




hepi börtdey gökçeeeee :)

20100210

kayık



kayığa binip gitsek ya?
hayır kayık yani.
güzel olmaz mı?

20100127

kargelmişburaya duydunuz mu?

kar sonunda bize de uğradı.
en kötü zamanımda. hoşgeldin.
kimin elini istediysem cebine soktu bugün. kimse sevmiyo heralde artık beni ha?
çok kötüymüşüm bikaç saattir.
karı görünce. durduramadım kendimi yine. mutluluktan ama.
kar sayesinde. beni mutlu etcek bi sen varmışsın bugün.
herkes kaçtı çünkü. elleriyle.
en kötü zamanımda. hoşgeldin.
bu sefer gidince çamur yapma her tarafı. olur mu?

20100125

björk

pardon ama nasıl bi kadınsın sen?!
hıhı sen, björk.
oha.

20100123

MİMlendim!

Heyyy, mimlenmişim ben ilk defa, mutlu oldum, o yüzden sevgili Kısaca Fd'ye teşekkür ediyorum beni seçtiği için :)

'hakkımda 7 şey' yazmam gerekiyomuş şimdi. hadi bakalım.

1. ben şarkı söylemeyi çooook severim. belki güzel söyleyemem, söylediğimde ablam yan odadan, "betüül, kapını kapatt!" diye bağırır belki ama ben yine de çok severim. böyle arabayla bi yere giderken mesela hep şarkı söylerim ben. bu sıralar da karaokeye sardım, harika siteler var internette online karaoke yapabileceğinizz :) isteyene tavsiye de edebilirim hem. googledaki ilk 5 sayfayı sırayla denediğim için :))

2. utangacım sonra ben biraz.

3. bi de benim ellerim hep titrer. tiroid bezlerimde sorun varmış ondan sanırım. ve çok sinir olduğum bi durum bu. mesela insanlar ellerimin titrediğini farkettiğinde 'amannn heyecanlandı bu kız yazık yivruma niye heyecanlandın kız sen böyle' gibi tepkiler verebiliyolar.

-ayyy çok zorlanıyorum şu anda tahmin bile edemezsiniz. yarım saattir resmen boş boş bakıyorum ne yazsam diye!

4. üzgün insanları görünce hep ağlarım. otobüste mesela. merak ederim sorunlarını. boyunlarına sarılıp "üzülme yaaa" diyesim gelir; ama yapmam, utangacım ya.

5. televizyonu veya bi filmi falan bişey yiyemeden izleyemem. eğer yiyecek bişeyim yoksa hiç izlemem.

6. saçlarımın uçları da yer yer MAVİ. hoşuma gitti bu hallerim, bi süre daha böyle olcak sanırım :))

7. insanları bana söylediklerini çok dinlerim. tavsiyelerini falan. mesela çok sevdiğim biri bana yaz olur mu betül dedi diye açtım bu blogu.


Şimdiii benim de 7 kişi seçmem gerekiyomuş. seçiyorum.


*BBS
*sırça ada sakini
*littleiv
*hiç kimse hakkında her bişey
*Kibritçi Kız
*LOL'umsu
*miss beril

alın size şekerr
bunu yiyin


bi de bu 7 kişinin -isterlerse- yapması gerekenler varmış:

Sizi ödüllendirene teşekkür edin.
Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
Ödülün logosunu yayınlayın.
7 yaratıcı blogger ödüllendirin.
7 blogun linkini yayınlayın.
Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.


öpücükler :))

eski1ezgi

yaşlanmışım lan ben. artık konserlerde eskisi gibi değil seyirci aktifliğim. hemen yoruluyorum falan. sonra sesi de kaldıramıyorum ara ara.
bi de önümde duran ve çenemin altına zor gelen kız. özellikle SEN beni yaşlı hissettirdin. gerçekten. üzüldüm falan. gözlerim doldu. bi ara bırakıcaktım konseri, kafama sıkıp gidicektim. o derece.
nerde o eski konserleer. etraftaki herkesin benden uzun olduğu konserler. ya da çevremdeki insanlara korkulu gözlerle noğluyooğö lan bunlara, el kol hareketler falan, nedir yani şeklinde baktığım konserler. özledim sizi. çocuk hallarımı.
bi de eşini bir kolunun altına, daha ergeneliğe dahi girememiş iki çocuğunu da diğer kolunun altına alıp konser alanına seğirten ve \m/ yapıp vuhu diye bağıran adam, sevdim seni bilesin.

20100121

kötü

eskiden arkadaş olanların, artık arkadaş olmaması dünyanın en kötü şeyi. gerçek söylüyorum. ENkötü.

20100120

mad(ness)

şakır şakır yağan yağmurun altında, bağıra bağıra şarkı söyleyerek spor yapan adam! üstelik ocağın ortasındayız ve üzerinde şort var bilmem farkında mısın! şu an tam balkonumun altındasın ve ŞUNU bil ki.
sana çok imreniyorum.

20100118

süsen

'bahardan yaza geçildiğinde bahçe, tıpkı baba kızın olağanüstü hikayesi gibi ürpertici, şaşırtıcı bir hikaye kılığına bürünerek ağızdan ağıza geçmeye, efsane haline gelmeye başlamış. ilçe halkı bir kenarında küçük bir serası da olan bu görkemli bahçeyi görmek için yanıp tutuşuyor, yolunu mutlaka o tarafa düşürüyor, eski ziraat mühendisinin gözlerine bakmaya utanarak uzun uzun bahçeyi seyrediyormuş. bodur çamlarla çevrelenmiş bahçede, kimileri başlarını gökyüzüne uzatmış, kimileri boynunu bükmüş, kimileri birbirleriyle dolaşarak büyümüş gülleri, karanfilleri, menekşeleri, herdemtazeleri; unutmabeni, akşamsefası, buhurumeryem, sümbül, horozibiği, petunya, sardunya, acemlalesi, muhabbetçiçeği, dokunmabana, nergis, çançiçeği, şebboy, peygamberçiçeği, filbahar, hançerçiçeği, aslanağzı, kahkahaçiçeği, ateş çiçeği, hüsnüyusuf, çuhaçiçeği, saraypatı, acemborusu, kelebekçiçeği, yıldızpeygamberi, medineçiçeği, arappapatyası, herezan, zeren, zülfüaruz, sakızküpesi, yüreksarmaşığı, hasekiküpesi, inciçiçeği, gülhatmi, japongülü, sarısalkım, kuşçiçeği, çobançiçeği, fesleğen, yıldızçiçeği, gündüzsefası, ful, fulya, mine, hünharçiçeği, yazpapatyası, hedera, gayretçiçeği, manisalalesi, yasemin, kadifegülü, meryemanaasması, çobansakalı, zambak, ketençiçeği, portakalmenekşesi, günçiçeği, kayaçiçeği, pembepire, japonsorgucu, kasımpatı, şefkatçiçeği, tespihçiçeği, vapurdumanı, ateşfeneri, sarıkız, kirlihanım, bahçeyoncası, kandilliminare, çinşakayığı, mavisalkım, ortanca, kolyos, saksıgüzeli, çarkıfelek, beşparmak, latinçiçeği, kızgözü, mumçiçeği, manolya, akantus, leylak, hintkaranfili, margarit, kına, sarısabır, gardenya, siklamen, begonya, camgüzeli, kurdeleçiçeği, küpeçiçeği.... ve daha önce hiç görmedikleri, adını dahi duymadıkları, bilmedikleri çiçekleri görünce dilleri tutuluyormuş. Gencini çevresine kendi gözleri gibi parlak taşlar döşediği minik havuza süsenler zarifçe eğiliyor, diğer bütün çiçekler sanki süsenlerin güzelliğini işaret ediyormuş.' evet şimdi yukarıdaki çiçekleri göz kaydırması yapmadan teker teker okuyan parmak kaldırsın? HİÇ dimi. oysaki çok tatlı çiçek isimleri vardı orda: pembepire, kurdeleçiçeği, beşparmak, japonsorgucu, vapurdumanı, kızgözü, kahkahaçiçeği, kahkaha çiçeği lan! kahkaha çiçeği diye bi çiçeğin olduğunu öğrenicektiniz nerdeyse!

20100115

'ego'su büyükler

bu ankaralılar yanlarında teklik otobüs kartı taşıyorlarmış. anladım ben. basıyosun bitiyo. çünkü otobüse,
burnu kıpkırmızı olmuş, yağmurdan saçları ıslanmış, elindeki 85 ton ağırlığındaki 3 çantayı düşürmemek için zıplaya zıplaya ilerleyen minik, minicik tatlı mı tatlı bi de otobüs kartı geçersiz olan bi kız
binince niye vermesinler ki kartlarını?
yok yok teklik taşıyo hepsi yanlarında. anladım ben.

20100113

faynıls

final haftası final haftası derlerdi de inanmazdım.
CANIMÇIKTI. oha. korkmaya başladım. daha bundan 7 tane daha olcak mezun olasıya. çok acımazsızca davrandılar ama ya. bu kadar şey isticeklerini tahmin etmemiştim. bak saat 1 olcak hala yatamıyorum. işim yok bugün oysaki. 10da devrilmem lazımdı benim.
günde 4 bardak çay içme alışkanlığını da bu bibuçuk haftada edindim ben, gerçekten, yalan söylemiyorum. kötü bişey, hoşuma gitmedi. kalp filan çarptırıyo arada.
bi de bugün kelhoca beni ağlattı eleştirileriyle biliyo musun bilog. bildiğin ağladım koridorun ortasında. çok üzdü beni. 3 gün önce beğendim eyvallah bunun tonlamasını yap dediği şeye bugün, sınav günü! kopuk kopuk olmuş dedi. bi şaplak atıvericektim kafasına. zor tuttular beni hıhı.
neyse işin zor kısmı bitti en azından. yarın keyif vaktidir gençler!

20100103

küçükprens

"Günaydın" dedi küçük prens.
"Günaydın" dedi demiryolu makasçısı.
"Burada ne yapıyorsunuz?"diye sordu Küçük Prens.
"Binlerce yolcunun gitmek istedikleri yöne gitmelerini sağlıyorum,"dedi makasçı. "Trenlerin kimini sağa, kimini sola gönderiyorum."
Gök gürlemesini andıran bir sesle geçen ışıklı bir ekspres treni makasçının kulübesini sarstı.
"Ne kadar da hızlı gidiyorlar?" dedi Küçük Prens. "Neyin peşindeler?"
"Bunu o trenin makinisti bile bilemez" dedi makasçı.
Yine pırıl pırıl ışıklı bir ekspres, bu kez ters yöne hızlı bir şekilde geçti.
"Bu kadar çabuk mu dönüyorlar?" diye sordu Küçük Prens.
"Yo yo, bu başka" dedi makasçı. "Bu bir tür değişim."
"Bulundukları yerde mutlu değiller mi?" diye sordu Küçük Prens.
"Kimse bulunduğu yerde mutlu değildir." dedi makasçı.
Üçüncü bir trenin gök gürültüsünü andıran bir sesle geldiğini duydular.
"Daha önce geçenleri mi kovalıyorlar?" diye sordu Küçük Prens yine.
"Hiç kimseyi kovalamıyorlar." dedi makasçı. "Uykudalar şimdi. Uykuda değillerse bile esniyorlardır. Yalnızca çocuklar burunlarını cama dayamışlardır."
"Yalnızca çocuklar neyin peşinde olduklarını biliyorlar." dedi Küçük Prens.

Antoine de Saint-Exupéry

20100101

rüzgar

bazen ürkütücü oluyor. sesler falan.

bırah ya

insanlar ne çabuk aşık oluyolar ya. çüş diceğim geliyo bazen. 3 günde dünyanın yükünü omuzlarında sanıyolar. bikaç hafta önce başkasından bahsederken birden sonsuza kadar onu çok sevcem, fenalardayım, yaralarım var bilmem ne.
bi gidin allasen ya.

o değil de, anlatamamak beni çok üzüyo.