20110719

Şu sıralar kendimi, kafamda saçımı neresine sokacağımı bilemediğim, büyük beyaz bir baretle, büyük bir inşaatın ortasında, başka beyaz baretli ve turuncu yelekli insanlarla, bir oraya bir buraya giderken buluyorum. Yeşil yelekliler sürekli bize bir şeyler anlatıyorlar, biz öğrenmeye çalışıyoruz. Çok hızlı yazıyoruz. Yürürken yazmaya çalıştığım için yerdeki taşlara takılıyorum hep. Yere baksam önümdekilere çarpıyorum. Önüme baksam yerdeki çivilere basıyorum. Yanlara baksam, hem önümdekine çarpıyorum, hem yerdeki taşlara ve çivilere basıyorum. Nereye baksam bilemiyorum.
Ben sabah erken kalkıyorum. Çünkü staj yapıyorum. Şantiye de eve uzak. Ayrıca kablo bozuk. Sabah müzik dinleyemiyorum. Yol bitmiyor. Çok uykum oluyor.
Yeşil yelekliler çok hızlı konuşuyor. Bazen birbirlerine bağırıyorlar. Biz not almaya çalışıyoruz. Hava gerçekten çok sıcak. Sürekli dışarıdayız. Sürekli yanıyoruz. Yüzümdeki çiller sürekli artıyor.
Evler çok yüksek. 30. kattan aşağısını bi görseniz. Ben görmedim. Bakmadım çünkü. Bakılmaz oraya. Biraz korkunç. Baksam başım dönecek gibi olur kesin. Ondan bakmam. Başım dönsün istemem.
Bugün hapşurdum. Az daha kafamdaki baret düşüyordu. Çok güldüm. Ama içimden. Çünkü yeşil yelekli biri bir şey anlatıyordu. Öyle şiddetli hapşurmuşum ki. Baret ben hapşurunca düşecek gibi oldu. Çok komikti. Belki yarın bir daha hapşururum.

20110701

kırmızı bağcıklı mor ayakkabılarım

Çiçekli ayakkabılarımın olmasını çok istemiştim. Kırmızı bağcıklı mor ayakkabılarım yerine hep çiçekli ayakkabı giymek istemiştim. Kırmızı bağcıklı mor ayakkabılarım çiçeksiz diye onları sevmiyordum. Giymek istemiyordum. Yolda bazen ayakkabılarıma bakıyordum. Keşke diyordum, keşke. bunların yerine çiçekli ayakkabılarım olsa... Üzülüyordum. Çiçekli ayakkabılarım yok diye kırmızı bağcıklı mor ayakkabıma sinirleniyordum. Sanki onun bir suçu varmış gibi...

Şimdi. Sağıma bakıyorum, soluma bakıyorum. Yatağımın altına bakıyorum. Teyzemi arıyorum. Anneme söylüyorum. Kırmızı bağcıklı mor ayakkabılarım yok. Çantalara bakıyorum. Çekmecelere bakıyorum. Hepimiz kırmızı bağcıklı mor ayakkabımı arıyoruz. YOK. Bulamıyoruz. Ayakkabılı anılar geliyor gözümün önüne. 'Ay', demişti birisi ayakkabılarıma bakıp, 'sen ne garip bi kızsın.' 'Bu kızın ayakkabıları çok güzel lan! Nerden buluyorsun bunları böyle!' demişti başka birisi. Kırmızı bağcıklı mor ayakkabılarım bana çok iyi davranmıştı. Bense ona haksızlık etmiştim. Çiçekli ayakkabıları daha çok sevmiştim. Şimdi ikisi de yok.

Kırmızı bağcıklı mor ayakkabılarım bana kızmış, ondan gitmiş sanırım. Geri gelsin. Çiçekli ayakkabı istemiyorum artık. :(((