20091230

kültür şoku

hıhı bugün taaaaam da bundan yaşadım. çok korkunçtu.
ilk halk oyunları topluluğunun yılbaşı zıttırısına gittim. hopla, zıplaa. bakmayın benim o topluluk için ne kadar hevesli olduğuma. ben aslında hiç sevmem böyle oynamayı falan, düğünlerde iki el çırparım tamam. burda da zorla işte bi iki döndüm halayla, sonra kaçtım.
hayır ben oraya izleyici sıfatıyla gitmiştim, eşli danslar falan izlicektim. bileydim böyle kendimi halay çekerken bulcağımı gider miydim sanıyodunuz yoksa siz. bi daha hayatta zaten.
sonra da ordan çıkıp koşa koşa odtünün dönem sonu ve yılbaşı konserine gittim. ve kendime geldim. davul zurnadan sonra jazz tınıları garip ama çok keyifli geldi. azcık da ağlayasım geldi. mutluluktan. dinledim. dinlendim. özüme döndüm. severim özümü.
seneye de artık bi jazz topluluğuna katılmam şart oldu. ya da o değil de bahar şenliklerini organize etmeyi çok çok istiyorum. böyle millet coşsun falan. sonra ben kuliste pek muhterem konuklarımıza kahve ikram edeyim. ne güzel olur.
ama hühotu da severim yaa. üzüldüm şimdi öyle kaçtım falan deyince.

20091226

-

5-6 yıldır dinlemekten korktuğum, duyunca kaçtığım şarkıyı bağıra bağıra söyledim demin. niye yaptım bilmiyorum, isyana geçtim sanırım artık. sıkıldım. bıktım. yoruldum. çok yoruldum.
hayır, içime doğanlar genelde olur benim. ama bu sefer niye olmuyo bi türlü! NEDEN!
yok yok etrafın buğulanmaması lazım. söz verdim kendime. bu kadar başarabileceğimi bile sanmıyodum hiç. ama şimdi olmamalı. buğulanacaksa mutluluktan buğulanmalı. dayanmalıyım. az daha beklicem.

20091217

5d

bakın ne dicem. herkes 5 boyutlu bilmemneye binsin. cepa'da var mesela. hatta 2. filmimsi şeye binsin. en heyecanlısı oymuş. adam öyle dedi. buna binin gençleer dedi.
HARİKAYDI LAAĞN!
böyle kar yağıyo önündeki filmde sonra senin üstüne geliyo karlar falan. çok adrenalin.
ama çok güldüm. böyle katıldım gülmekten. bildiğin 5 dk güldüm durmadan. boğazım falan ağrıdı. yanımdaki de pek komik gülüyodu zaar, çığlıklar ata ata.
çok sevdim, bi daha gitcem.

20091215

tek çiz-me

hayır ben an itibariyle burda ilk teknik çizim sınavından 100 alan tek öğrenci olarak bulunuyorum. hıhı yaptım bunu. inanın. betül kim dedi mavigözlühoca. ihi eki, ben dedim. gel bi öpeyim seni dedi. aynı rüyadersanesindeki gibi di mi pıtırcık? gel bir öpeyim seni. peki dedim, öptü. aferim çok çalışmışsın dedi. "hocam ben bu son sorudaki perspektifi nasıl çizceğimizi aslında pek anlayamadım ama sol arkadaşım çok düşündü sildi, çizdi, sildi, çizdi. sonra bana da söyledi bi de gösterdi bak burdan çekcen burdan çekcen dedi. ben de çektim." dicektim aslında
ama dedim ki "hıhı hocam öyle çalıştım öyle çalıştım ki aklınız durur"
o değil de sol doksanbeş aldı yaa. yirim.
ama çalıştım ya gerçekten de, şimdi yazdıklarımı okuyunca üzüldüm birden. o kadar da değil yani.
ben aslında çok pis teknik çizerim.

20091213

piyano piyano bacaksız

bi kızla tanıştım bugün halk oyunlarında. konyalıyım ben dedi. öyle tatlıydı ki. ne dese kahkalara boğuldum. gül gül belim çatladı. ama etrafta tek gülen bendim. anlamadım niye güldüm o kadar ama çok sevdim yaa. aklına geleni söylüyor hiç çekinmeden. öyle saf ki
bi de gençler ne dicem.
siz dolmuştan zıplayarak inmek ne demek bilir misiniz, ya da merdivenlerden yanınızda biri olmadan çıkamamak. kırtasiyede üst kattaki fotokopi merkezine ulaşmak için yaşlıca beyfendilerden sizin için yukarı çıkıp fotokopi çektirmesini istemek, onun o surat ifadesini izlemek zorunda kalmak ne demek bilir misiniz, ya da sandalyeye güç bela oturup bi daha kalkamamak affedersiniz klozete otururken binbir güçlük çekmek ne demek bilir misiniz ey gençlik.
işte öyle ağrıyo bacaklarım, öyle.

20091206

di mi

bazen aradan çekilmek gerekir.

20091204

tuzlu yüzüm

selin bana dedi ki , "seni keşfettim"
korktum ilk. soğuk duş almış gibi oldum. gözümün önünde sallandı durdu iki kelime.
meğer duraktan geçmiş. selam vermiş etraftakilere, sonra kaldırmış kafasını.
okumuş.
okumuş da okumuş.
sonra daha çok sevmiş beni. önceden de seviyomuş da, şimdi daha çok sevmiş. hıhı öyle olmuş.
ben de dedim ağlarım ama.
sonra kirpiklerim hep tuz olur. hep tuz.
sonra onu çapak sanarlar dalga geçerler benimle dedim. deme öyle şeyler.
kurabiyemden bi ısırık alıp, süt içtim.
ama hoşuma gitmedi de değil hani. iyi ki yazmışım da daha çok sevmiş.
sen hep yaz, ben hep okuyayım dedi.
biraz daha yazayım da daha daha çok sevsin beni.

20091201

beynakını

pıtırcık.
güzel yazıyor. ama kimsenin haberi yok.
sesi güzel, söylese herkes beğencek şarkısını; ama söylemiyor.
çizmeye de yeteneği var. elini çiziyor, benim yüzümü çiziyor. ama çizdikleri defter sayfasında yitiyor. iki çift gözden başkasına ulaşamıyor.
film senaryoları, tiyatro oyunları yaratıyor. ama ne fayda?
çok üzülüyorum. ama ben umutluyum.
o değil.
sevgi pıtırcığım diyorum.
öyle de değil.
dünyanın dörtte birini seven birinden sevgi pıtırcığı olmaz.
sevgi hiçbi şeyi olmaz.
ancak pıtırcık olur.
ananesine bi öpücük verir.

20091125

tiroid

heyy sevgili durak sakinleri! insanlar bişeye bozulduklarında, neyse unutalım senden değerli mi dediklerinde neden uzatırlar. neden tüm gün suratınıza bakmazlar. sorarım size neden. ve neden birine bozulduklarında "neyse yarın görüşürüz, iyi akşamlar" diye mesaj atarlar. abzürd müsün arkadaş.
olduuu sana da yakşamlar.

-balta nerde?
-dağa kaçtı.

20091121

üzülmesin ki

sana söyleyeceği son şey olarak "yaz betül!" 'ü seçen insanın yanında, haftalar sonra "ehe ehe bende işte çizmekten hiçbir şey yazmaz oldum, yazı yazmayı unutmuşum, geçen kompozisyon yaz dediler 2 kelimeyi yanyana koyamadım ahah çok komik diğ miiiöö" diye bağıra bağıra konuşma di mi betül! yapma bunu. ayıp.
o değil de, yazıyom lan valla bak şaka yapmıştım orda neyimeyse!
aptal betül.

20091118

tıfılla hoşbeş

liseyi ziyarete gittik bugün esenle. kimse mi özlemez bizi yaaa. sinir olduk.
"hocaaağmm merabaaaaa" diyoruz, "hmm siz mi geldiniz" diyolar ya bön bön bakarak. bi hadi gidin demedikleri kaldı. gerçi güntülü hoca onu da dedi. "haydi gidin lan artık mezun oldunuz hala kurtulamadık sizden yaa kaç yıldır eki eki" dedi. şakaylan. hehe severim onu da.
bi ilknur hoca sevindi. bitanedir o çünkü. başka da kimse sevinmedi. çok üzüldüm lağn. daha da gitmem. diyorum ama kesin giderim.
bi de sevgili ex müdür yardımcımız "betül seni hiç bu kadar gülerken görmemiştim" dedi ya. oha dedim. yuh dedim. ne diyon sen cankız dedim. gülmem tabi sana ne gülcem yok bileziğini çıkar aman çorabını değiştir. töbeallam. ama olsun onu da severimm.
ayşaanımla bile sohbet ettik ya, mide kaslarım düğüm düğüm oldu. küçüklükten gelen bi korku işte. aslında pek de korkulacak bi yanı yok ki. kadın senin benim gibi geyik işte. iyi kadın.
ööyle işte. bayağı eğlendik esenle. güldük. çok güldük.
artık tıfılla bi dahaki münasebetimizde umarım herkes bizi daha çok özlemiş olur. hayır ben yarın olsa yine giderim de onlar istemez herhalde. o kadar bıktılar bizden. hehe.
seviyorum seni okul! merdivenlerini. her yerde "elini yıka" yazılarını. bi de havuç salatanı.

20091115

cinglıcinglı

müzikle uykuya dalmak kadar güzel bişey yok. hele bi de müzikle uyanırsam demeyin keyfime. ama genelde gece çıkarıveriyorum, kulaklık filan batıyo herhalde ehe.
bi de yılbaşı geliyo. daha var ama ben çok heyecanlandım yaa yine. böyle yılbaşı geçen filmler falan izliyorum. bu sene herkese hediye alcaaaaamm! evet evet. uzun süredir yapmıyodum bu herkese olayını. küçükte olsa alcam işte, malum parasızlıkk. kağıt almaktan param kalmadı laağn.
herkese çok eğlenceli müzikler dinlemeli yıllaarr!!
ve koccaman öpücüklü keklerr.
kaçanzi artık. baayy

20091107

zafer

heyy, maviler çok tatlısınızz. biraz azsınız ama olsun. yerim sizi. inan olsun yerim.

20091102

mavisaçlıben

ama ama ben mavisaçlıkız olcaktımm. hatta buraya gelince harikulade bi yazı yazıcaktım konuylan alakalı. her şeyi planlamıştım. her şey çok güzel olacaaadı.
ama boyamadılaaarr. saçlarım hala kendi renginde. çoh üzülüyom lan. valla bak.
sana sarı balyaj atalım falan demeye başladı adam. ben de arkamı dönüp kaçtım.

bi de sen pek çılgın bi kıza benzemiyosun dedi yaa. bana bak, adam. bak bana. ben çılgınım tamam mı. uçuğum. evet öyleyim. tanı beni. heh. eferim.

20091030

asi

küçük bi çocukken aklıma bişey gelmişti. çok kötü bişey. büyüyünce böyle olur demiştim. ağlamıştım. hüngür hüngür. ama saçmalama betül demiştim. sonuçta gerçek değil. olmayabilir. susmuştum sonra.

ama olmuş. gerçek olmuş. şimdi öğrendim. pişkin pişkin söyledi yüzüme. marifetmiş gibi. iyice mal oldu. bu.
ağlamadım bu sefer.
sinirlendim.

büyüdükçe daha sinirli bikız oluyorum.
on yıl sonra alanyada alt katta köşede oturan kadın olmayım da.
acaba şimdi napıyordur?
kesin ölmüştür.
yaşlıydı çünkü.
yaşlılar ölür.

20091025

bitsin

evet yine şakaya vurmaya başladın di mi her şeyi. batırdığım lafları. anla diye bekliyorum açıkça söyleyemediklerimi. anlıyosun. sinirleniyosun içten içe, ama şakaya vuruyosun.
bak ne dicem.
oyuncak bebeğim ben dimi. ihtiyacın olduğunda kur, oyna. mutlu ol. yok benimle oraya gelsin. izmire gelsin çantama atayım. sonra kenarda dursun.
ama benim elbisem yırtıldığında dikme. en çok ihtiyacım olan kişi. her şeyimi bilen tek kişi. başkası dikmeye çalışsın ben izin vermeyeyim. ama sen dikme! aman elini sürme. ihtiyacın olursa sürersin.
bencilsin başka bişey değil.
bak ne dicem.
bitsin olur mu. sıkıldım. gerçekten.

20091024

neden ki

sorunlarımla herkesin canını sıkmaya başladım sanırım.
anlatmak istediğim dinlemiyo, anlatmak istemediğim zorluyo.
bana kaderimin bir oyunu mu bu. anlamadım ki şimdi. bilemedim ben onu.

otobüs

bugün otobüsle eve dönerken düşündüm.

bikaç aydır geçirdiğim en yorucu gündü sanırım. bacaklarım çok ağrıyo ya. ve daha yapmam gereken sürüsüne bereket iş var. sağ gözüm seğiriyo. iki gündür.
okulda saçları kızıla çalan hafif tombik kız, arkadaşım olsun istiyorum. ama çok arkadaşım olsun. böyle arada konuşmayalım yani.
hep.
bi kız var. özgüveni ailesi yüzünden yokmuş. öyle dedi. umarım yeni hayatında gelir. evet. çok isterim. ve bence gelcek. hiç üzülmesin. çünkü en sevmediği yerde değil artık. gelcek.

bugün otobüsle eve dönerken çok düşündüm.

şimdi de house izlicemm. özledim lan adamıııı!! yirim

20091020

mutluzıp

halk oyunları topluluğuna katıldım :))
evet yazdan beri düşünüyodum okul başlayınca katılayım diye, bugün davul zurna sesi duyunca koştur koştur alana seğirttim. 4 kız karşılıklı geçmiş zıplıyolardı. ahaha çok eğlenceliydi bee:)
yalnız tek sorun cumartesi pazar 3 saat provalar olması. hatta zaman geçtikçe hafta içine de sarkabilirmiş. bu projeler arasında umarım zaman bulabilirim. çok heyecanlıı.
bakalım cumartesi gitcem tanışma toplantısına. lay lay.


..ödevlerimi de pek beğeniyolar. hahhayy. mutlu muyum nee? aman nazar değmesinn :))

20091019

güzelbirşarkı

Hello
Can you hear me?
Am I gettin' through to you?
Hello
Is it late there?
There's a laughter on the line
Are you sure you're there alone?
Cause I'm
Tryin' to explain
Somethin's wrong
Ya just don't sound the same
Why don't you
Why don't you
Go outside
Go outside
Kiss the rain
Whenever you need me
Kiss the rain
Whenever I'm gone, too long.
If your lips
Feel lonely and thirsty
Kiss the rain
And wait for the dawn.
Keep in mind
We're under the same sky
And the nights
As empty for me, as for you
If ya feel
You can't wait till morinin'
Kiss the rain

dinle.

20091015

seviyorum işte

perşembeleri seviyorum.
okulumu seviyorum.
elimdeki maket bıçağı yaramı seviyorum. bence bana bi hoşluk katıyo.
yeni tanıştığım arkadaşlarımı seviyorum.
sonra geceleri seviyorum.
bilge karasu'nun "gece"sini seviyorum.
bu kitabı bana öneren hocamı seviyorum. hem de çok.
makbule hoca kılıklı sanat tarihi hocamı pek sevmiyorum ama sırf makbule hoca kılıklı diye belki sevebilirim. bilmiyorum.
evimizin girişini seviyorum.
bugün kiler servisinde önümde oturan yaşlı kadını seviyorum.
zeytinli keki seviyorum
bi de hatice teyzenin yaptığı kurabiyelerii, son zamanlarda göndermedi bize. yapsa da yesek.
lay lay lom.
bi de ablamı seviyorum.
evet.
:)

20091012

ilk ödev

3 gündür gece gündüz yaptığım bi ödev var. evet küçük küçük ödevleri saymazsak bu bizim ilk projemiz olarak sayılabilir.
lan vallaha çok uğraştım. ve gösterme günü sonunda geldi. dırıdıdıı...
astım panoya. hoca bi sağımdakinden bahsediyo, üstümdekine geçiyo ordan en soldakine atlıyo falan. birden benimkine bakıyo sonra berikine geçiyo. o baktıkça benim kalbim hopladı ama tık yok. hiçbi şey demedi. sadece
resimleri geçelim
dedi.
evet ben resim yaptım. kendimi de aşan bi resimdi ayrıca. gece 3lere kadar uğraştığım bi resim. gözlerim çapak çapak oldu lan onu yapcam diye. valla bak. ama sadece "geçelimm" yorumunu aldım.
sonuç
haftaya bi daha yapcam.

hayır o değil de resim yapmicaksınız de dimi. fotoğraf yapıştırın de. aydınlat azcık ya bizi. ilk haftada bezdim ya. vallahi bezdim.

20091011

luxusorientalblues

luxus'u çok seviyorum. hele 'zonk'u. çok eğlenceliler.
dinlerken kalkıp dans edesim geliyor; ama etmiyorum.
ankara'ya gelseler ne alâ. koşarım.

20091010

eniyiarkadaş

birini uyurken izleyebiliyorsanız, o kişi çok değerlidir sizin için. ve böyle birine sahip olduysanız çok şanslısınızdır. bulmak zordur çünkü onu.
geçenlerde okudum bi yerde.
aklıma sadece bir kişi geldi.
başını sıraya koymuş uyuyordu karşımda. bir süre izledim. gözlerini açarsa gözlerimi kaçırmak zorundaydım. korkarak izledim.
çünkü yıllaaar önce küsmüştük. çocuk gibi. evet. çocuktuk zaten o zamanlar. tüm anılar canladı önümde izlerken.
bana aldığı hediyeyi açtığım için bas bas bağırması, küfürler etmesi. el ele yürüyoruz diye lezbiyen muamelesi görmemiz. ismini karıştırdım diye 3 gün konuşmaması. ablası sigaraya başladı diye bağıra bağıra yerlerde ağlaması. sadece bana. zayıflayıp dansçı olsun diye beraber merdivenlerden inip çıkmamız. hala dolabımda duran renkli eteği. her gün ikiye bölünen peynirli ekmek ve bir çilekli max. en kötü zamanda birden parmaklarında bantlarla yanımda bitiveren ve pencereden, dışarıda voleybol oynayan sevdiceğe salladığımız 2 el. her şeyi unutturan aldığımız karşılık. sevinç. en kötü zamandaki sevinç.
ve arkasına dönüp merdivenlerden inmesi. benim de çıkmam.
beni bıraktığı kişiye onu sakın üzmiceksin dedi. ama o hep üzdü beni. haberi yok.
doğumgünlerinde sadece içimden mutlu yıllar diye bağırdım son yıllarda. içten. her zaman mutlu olmasını istediğim insan sayısı azdır. ablam filan. bi de o.
umarım çok mutlu olur. zaten hep mutludur o. ama biliyorum içinde onu huzursuz eden bir şeyler var hep.
bana artık ihtiyaç duymasa da ve hatta bi daha onu hiç göremicek olsam da, hep yanındayım ve hiç unutmicam.
çünkü uyurken izleyecek kadar çok sevebileceğim insan az olacak hep.
o yazıyı okurken farkettim o zamanlar benim için ne kadar değerli olduğunu, ne kadar şanslı olduğumu.
bi kere kaybettim bi daha kaybetmicem.
hala değerli çünkü. hem de çok.
o benim -eskiden- sahip olduğum en iyi arkadaşım.


bu okunduktan sonra unutulmak üzere yazıldı. evet. aynı siyah süt gibi. elif şafak'a selamlar. severim kendisini.

20091008

güm

japonca öğrensem mi öğrenmesem mi derdindeyim şu günler.
bi de ödevler tabii. yığ yığ üstümüze yığ.
çiz kes yapıştır canım çıktı.
ama seviyorum. mutluyum. huzurluyum.
japoncayı da 2. döneme bırakayım diyorum.

telefonu artık moşi moşi diye açıcam.

20091004

arkahayat

arkadaşlarımı seviyorum. valla bak. sanırım onlar da beni seviyor.
çok safmışım. dikkat et diyolar. artık çok dikkatli olcam herkese karşı.
öpüyorum sizi canlarım, her zaman yanımda olduğunuzu bilmek güzel. kendimi iyi hissediyorum.


yarın yeni hayat. 5 ekim.

eylül

eylül'ü severim tamam ama bence bu doğumgünümle alakalı bişiy. ya da belki de küçükken adımın eylül olmasını çok fazla istememle alakalı. ve bence bunu istememin de nedeni doğumgünümle alakalı. küçükken tek istediğim şey;
-adın ne?
-eylül
-hangi ayda doğdun?
-eylül
ehi çok eğlenceli di mi.
ama şimdi tanıdığım tüm eylüller pis. hiçbirini sevmiyorum. hatta nil'in "pelin" isimli şarkısını eylül'le değiştirerek yolda bağıra bağıra söylemek istiyorum. yine de eylül'ü sevmeme engel olmuyor bu durum.
ve insanlar da eylülü seviyor. mesela araştırsanız mart için yazılan şiirlerden çok eylül için yazılan şiirler vardır. niye? sonbahara eylülle giriliyor diye mi? e ilkbahara da martla giriliyor. ama sonbahar ilkbahardan daha güzeldir belki de çoğu insan için. sanırım bu yüzden. gerçi ben en çok kışı severim. ama oturup aralık için şiir yazmam.
tamam diyelim sonbahar için. ya peki eylül bitti diye niye üzülüyor bu insanlar? sonbahar da devam ediyor ekimle birlikte. sonra kasım geliyor. yaa mevsimleri de çok iyi bilirim açıkçası. ehi.
gerçekten eylülün nesi bu kadar cazip bilemedim.
doğumgünüm sebebiyle çocukluktan kalma bi alışkanlık olarak seviyorum ben; ama onun dışında bana cazip gelen bi kısmı yok. sonbaharsa insanların sevdiği, ben ekimi severim olmadı kasımı. aralık'a geldik mi kış olur olmaz.
milletin bloglarına eylül bitti vah vah tarzı yazılar yazmasını kıskanıyorum. çünkü ben hiçbir ayı, bittiği için arkasından üzülecek kadar yakın hissetmiyorum kendime. keşke benim de sevdiğim bi ayım olsaydı.


bu postu pek sevmedim. hatta hiç. ama yine de yayınlicam. zaten kimse okumuyor ki beni. çok yalnızım. sormayın. ehi.

20091003

..

beraber büyümüş iki insan arasında hiç mi muhabbet kalmaz ya. olcak şey değil. ama sinirim bozulmaya başladı yavaştan.

20090925

büyümix

büyümüşüm.
annem demin yanıma geldi. "aa, kızım büyümüşsün sen nolmuş sana böyle" dedi. dedim "anne ne diyosun allasen." dur şöyle bi uzaktan bakayım filan diyo. üniversite öğrencisine benzemişim. hala sindiremedi herhal yazık. ahaha. bi alemsin anne yaa. yirim. ama ben
büyümüşüm.
ehi evet. kocccaman olmuşum sanırım.
artık çocukluk yok. Affan Dede'ye de para sayamam. napcam bilmiyorum.

20090924

3 gün

rüyaların etkisinden çabuk çıkmayı öğrenmem gerek sanırım. yoksa 3 gün ruh gibi dolanıyorum etrafta.

20090919

Death Note ~spoiler

Yagami Light sonunda öldü ya, artık ölsem de gam yemem. Tam da “ben kazandım Near!” derken faka bastı. Bi de gülmesini tutmaya çalışıyodu aptal. Gül bakalım şimdi he gül hadi nooolduu Lightoo?
“Yagami Light, Kira’dır” dedi Near ve Matsudo bammm!

Evet, "Death Note" adlı 2003 yapımı bir animeden bahsediyorum. Gece 3lere kadar bana kendisini izletebilen ilk animedir. An itibariyle bitirmiş bulunurken bişeyler yazayım dedim.


Bu Yagami Light, böyle bir insan.


40 bölüm boyunca sürekli böyle bakışlar atarak benim tırıs tırıs olmama neden oldu. Bir nevi katil diyebiliriz kendisine. Bahsi geçen Death Note’a öldürmek istediği insanların ismini yazarak hepsini gözü kapalı öldürüveriyor. Ve böylece Kira denilmeye başlanan birini yaratıyor.


Bir de Kirayı yakalamak isteyen “L” var. Canım Ryuzagi’m. Zaten animenin geneli ikisi üzerine kurulu. L, Kiraya karşı gibi bir durum var. İkisi de birbirlerini öldürmeye ant içiyorlar.



O da bu. Hep bu şekilde oturuyor. Beyni böyle daha iyi çalışıyormuş ehi. Tam bir zeka küpü. Yagami Light’la kanka oluyor ve onun Kira olduğunu anlayıp ispat etmeye çalışıyor. Bir süre sonra herkesi kendine hayran bırakacak şekilde ölüyor.






Yerine Near adlı küçük bir çocuk geçiyor. Zaten L’in yerine geçmek için yetiştirilen bir çocuk yurdu var. Orada bu iş için en yatkın çocuk olan Near seçiliyor. O da oyuncak treniyle, oyuncak bebekleriyle oynaya oynaya Kirayı aramaya başlıyor.

Ve başarıyor da. Çok çok pis bir tuzak hazırlayıp Lighto’nun bas bas bağırıp kaçmaya çalışmasını sağlıyor. Ve herkesin önünde kuruyor o her şeyi bitiren cümleyi. “Yagami Light, Kira’dır.”


Her zaman pısırık bir karakter olarak kalmış olan Matsudo da dayanamayıp bam bam kurşunları dizmeye başlıyor Yagami’ye. Ryuk bu sefer Light'ın ismini ölüm defterine yazıyor ve Light 6 yıldır herkesi öldürdüğü şekilde, kalp kriziyle, gidiyor.

Bir rahatladım ki sormayın. Meğerse bu böğrümdeki ağırlık tamamiyle Lightonun kendisiymiş. Öldü rahatladım yeminlen. Ne çileymiş yahu.



Çok tatlısın Ryuzagi. Arada bana da gel. Valla bak. Çekinme.



20090918

magic women

masamın üzerine kurşun kalemimle ne yazsam gerçek oluyor. valla bak. bir değil iki değil. artık daha düzgün şeyler yazmam lazım. haklarımı boşa harcamayım.

20090912

ad

bu dizilerde hep gıcık, pis, herkesin işine karışan, pek bi otoriter olmaya çalışan kadınların adına betül koyuyolar. niye böyle yapıyolar anlamıyorum. öyle çok kötü bi anlamı da yok yani. bu senaristleri de anlamak zor, bi alıp veremedikleri varsa betülle bi an önce çözüp, dizinin dünya tatlısı karakterlerine bu güzide ismi vermelerini diliyorum. ya da isimsiz kalsınlar daha iyi. hayır, yavaştan sinirlenmeye başlıyorum çünkü. adımı değiştircem o olcak sonra. nefret ettirdiler yaa bu ne bohem yaşam tarzı.
arkasından Charles Aznavour'dan La Boheme şarkısı gelsin isterim. bi arkadaşım pek severdi bunu.

Je vous parle d'un temps
Que les moins de vingt ans
Ne peuvent pas connatre
Montmartre en ce temps
Accrochait ses lilas
Jusque sous nos fentres
Et si l'humble garni
Qui nous servait de nid
Ne payait pas de mine
C'est qu'on s'est connu
Moi qui criait famine
Et toi qui posais nue

La bohme, la bohme
a voulait dire on est heureux
La bohme, la bohme
Nous ne mangions qu'un jour sur deux

Dans les cafs voisins
Nous tions quelques-uns
Qui attendions la gloire
Et bien que misreux
Avec le ventre creux
Nous ne cessions d'y croire
Et quand quelque bistrot
Contre un bon repas chaud
Nous prenait une toile
Nous rcitions des vers
Groups autour du pole
En oubliant l'hiver

La bohme, la bohme
a voulait dire tu es jolie
La bohme, la bohme
Et nous avions tous du gnie

müziğini de siz bulun artık. zaten bi öğrenemedim şuraya şarkı koymasını, moralim bozuk. bilen varsa beri gelsin. olur mu?

garip akımı~garipçiler

ya birinden bi nefret ediyorum bi ayıla bayıla yiyorum. ilkin, git hayatımdan, gezegendeki son gemiye binip çek git diyorum. aynı günün akşamı gideyim de biraz konuşayım, dertlerimi anlatayım, o bana biraz anlatsın, aman efenim karşılıklı sohbet muhabbet filan diye düşünüp boynuna sarılayım diyorum. ben mi garibim o mu garip. bence o garip. çünkü böyle garip şeyler hissettiğim tek insan. ve bence bu garip ama yeterli bi sebep.

20090911

piyano

bi gün bende piyano çalcam.

tam bundan hem de.



böyle tuşları olcak. siyah beyaz.



önüne de bundan koycam ki oturayım. çabuk yorulurum çünkü.



sonra pasta yiyip,


kahve içicem çalarken, kahveyi pek severim.




bi gün bende piyano çalcam.
Yann Tiersen'ın şarkılarını çalcam.
bi de kendim yapcam.
çalarken söylicem.
planım bu.
harika.
di mi?

20090910

air

gece gece fazla anime izledim. salya sümük oldum yine.

imdat

allam bana sürekli death metal dinletmeye çalışan bi arkadaşım var. habire şarkı gönderiyo. bende olmaz diyemiyorum işte, iyi niyetli miyim yoksa saf aptalın teki miyim bilmiyorum. ama hep sonuna kadar dinliyorum. bu da yetmezmiş gibi sevgili ülkemizde gün geçtikçe artan konserler, festivaller sonucu bahsi geçen arkadaşın da konsere gitme isteği arttıkça arttı doğal olarak. ve kimi ister yanına arkadaş niyetine?? beni. bunların hepsini eskiden biraz sert dinliyodum diye yapıyo biliyorum. ama eskidendi yaaaaa:( oysa ki ben akordeon, piyano, yan flüt olaylarına girdim, huzurumu buldum haberi yok. aslında var da bilmemezlikten geliyo. çakal.
bak hala devam ediyo msn tacizliği. şeytan diyo engelle sil gitsin. ama maşallah sayısız hesabı olduğu için hangi birini engellesem bilemiyorum. biri gitse diğerinden görcek. o zaman da vay naptın sen muhabbetleri. zor yahu yaşamak. al işte yeni şarkı da yolda. dertliyim arkadaş.
ama severim yine de keratayı o ayrı.

20090909

pis kadın

ben 6. sınıftayken, bayağı ufakken yani, bi türkçe hocam vardı. severdim. ilginç bi tarzı vardı. zaten en güzel giyinen hoca olarak seçmiştik o zamanlar. çakma altın portakal vermiştik. ehi ehi. neyse. dönem ödevimi de türkçeden almıştım o sene. madde madde sıralanmış şekilde seçenekler sunulmuştu önümüze. ve bi sınıftan 2 kişi aynı ödevi alamaz diye de bi kaide vardı. ben incelerken listeyi;
6) her şeyini kendinizin hazırlayacağı, tasarlayacağı bir dergi (özgün)
maddesi takıldı gözüme. ohh dedim pek güzel alayım ben bunu. yaparım bişiler. bizim sınıfta da özgün diye biri vardı o zamanlar. yanındaki (özgün) ibaresi kafamı karıştırdı, dedim acaba özgün mü aldı bunu, ben alamicam mı tüh geç kaldım diye hocaya gidip sordum bi telaş. pek muhterem hocam bana sadece "la ne gerizekalıymışsın sen ahaha özgün diyo ya iyice mal olmuş bu yeni nesil veletler" bakışını atıp arkasını dönüp gitti. bende neye uğradığımı şaşırdım tabi, elimde kağıt arkasından bakakaldım. meğerse ödevin özgün olmasından bahsediyomuş.
pek bilgili ya maşallah herkesi özellikle kendisinden 15 yaş küçükleri bile kendi gibi bellemiş. psikolojimi bozdu lan şikayetçiyim. valla bak. kapatın.
aha şimdi aklıma geldi. bak ya düşünsem daha neler çıkcak. bi de aynı yıl bi sınavda bi soru sorma gafletinde bulunmuştum kendisine. yine bana aynı hin bakışını atıp, tüm sınıfın ortasında bi daha sormamı istemişti. şimdi hatırlamıyorum soruyu. tamam belki çok aptalcaydı, dünyanın en gereksiz sorusuydu; ama sen eğer küçük çocukların öğretmeni olduysan nasıl davranacağını bilmelisin. dimi. haksızsam söyleyin valla bozulurum. ne o ya öyle yüksek sesle sor da herkes duysun. ahaha bi de ısrar etmişti yaa söyle söyle diye.
kimsenin adını aklımda tutamayan ben kendisini 7 yıldır görmememe rağmen adı soyadı hiç çıkmadı aklımdan. feysbukta buldum demin. ehi. aynı ince dudaklar, aynı sivri burun ve aynı garip kıyafetler... eee intikam bu tabi, soğuk olmazsa olmaz. kih kih.
pis planlarım var.
şaka lan şaka.

bak

ya iyi hoş da bu blogun ismi nereden gelir diye merak edenleriniz var ise değerli Turgut üstadımızın "Göğe Bakma Durağı" adlı şahane şiirini sizlerle paylaşmayı bir borç bilirim. zaten nedir, paylaşmak güzeldir.


ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım

senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin, bir ellerim yeter belleyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat
durma göğe bakalım

Turgut Uyar

arada canım sıkılınca kafamı kaldırıp bakıyorum göğe. insan rahatlıyor. bir de bir sırıtma yerleşiyor ki yüzüme, demeyin keyfime. siz de yapın. bakın.

bu da durakta bekleşen insanlar. ehi.

geldim mi ne?

ehi. uzun tereddütler sonunda bende katıldım blog ahalisine, artık sonumuz hayrola:) bi uğraş işte benim için. pek de fazla eğlenceli geçmeyen bu sonbaharın ilk günlerinde yanımda olacak can yoldaşı ararkene buldum seni ey blog. ee eğlence olmazsa olmaz diğ mi? baktım millet üni. havasına çoktan girmiş. madem geç açılıyo ben de dönmem lan tatilden diyerekten beni buralarda yalnız bırakan arkadaşların hepsine burdan selam ederim: buldum ben eğlencemi dostlar size kalmadım böö. ehi ehi.
o değil de, yeni bi hayata başlicam bu sene. içmimarlık (birleşik yazılmalı ivit.) hayatımın ilk adımına 1 ay kala açayım dedim bunu. açayım ki önümdeki 4 yıl boyunca hiçbir şeyi unutmayım, hiçbir duygumu pas geçmeyim. eğer bigün len 2 yıl önce nolduydu ki zıttırı vıttırı yerde diye düşünürsem zınkk diye açılıp dilegelsin yazdıklarım bana. evet sanırım bu daha mantıklı bi neden neden açtığım konusunda.
ulan yazdıkça yazasım geliyo nasıl bir iş bu ehe :)
tek korkum da sıkılmak, hemen her şeyden sıkıldığım gibi. umarım uzun soluklu bir dönem olur bu blog dönemim :))