20120714

döndüm.

Türkiye'ye döndüm. 2 hafta oldu. Biliyorum buraya pek fazla yazmıyorum, ama bi defterim var benim. Oraya hep yazarım. Ama oraya bile 2 haftadır yazmıyorum. Yazamıyorum.
Kalemi elime alayım, bi ben döndüm, burdayım, artık Genova'da değilim yazayım diyorum, elim gitmiyor. Genova defterime böyle bir şey yazasım gelmiyor, sanırım yeni bir deftere başlayacağım.
Genova'dayken hep, dönünce orayı çok özleyeceğimden korktum, alışamayacağımdan, en kötüsü de etrafımdaki herkesin bunu anlayacak olmasından korktum. Ama havaalanına ayağımı basar basmaz, öyle bi alıştım ki Ankara'ya... Sanki hiç ayrılmamışım, sanki hiç oralara gidip öyle günler yaşamamışım gibi hissettim.
Burayı çok seviyorum, oradan ayrılıyorum diye çok ağladım, ama gelir gelmez de sustum. Genova'ya da çabuk alışmıştım, buraya da alıştım. Bi kere Genova'nın rengarenk evleri, daracık şeker gibi sokakları ve dünyanın en iyi insanları olabilir; ama burda da ayran diye bi gerçek var. Bu kadar özlediğimi bilmiyordum; ama 15 gündür ayran içiyorum, o yüzden sürekli uyuyorum. Genova'da 3 senelik uyuduğumu bildiği için, annem beni sürekli erkenden uyandırıyor. Rüyamda hep erasmus görüyorum, o yüzden üzgün uyanıyorum.
Ama aslında üzgün değilim, çünkü sanki çoook uzun yıllar önce ordaymışım ve artık üzüntümün geçmesi için yeterli olan zaman geçmiş gibi geliyor. O yüzden fotoğraflara bakmak istemiyorum, videoların bulunduğu klasörleri artık açmıyorum. Çünkü onlar o günlerin aslında çok yakın bi zamanda olduğunu hatırlatıyorlar, üzülmek istemiyorum.
Etrafta erasmus'lu espriler yapınca kimse anlamıyor, gülmüyor. Açıklamaya çalışıyorum, bi daha yaptığımda ordaki gibi hep birlikte gülelim, aynı zamanda aynı esprileri burda da yapalım diyorum, ama o taraftan bahsetmeye başlayınca susmuyorum. İnsanlar sıkılıyor artık, hissedebiliyorum, o yüzden aklıma erasmus'lu espri gelince, kendi içimden deli gibi gülüyorum.
Verdiğim en doğru kararlardan biriydi sanırım erasmus yapmak. Kaldığım derslere de, belki uzayacak olan okuluma da, uzak kaldığım insanlara da, kaçırdığım bir sürü filme de, içemediğim ayranlara da, her şeye, her şeye değdi.
Sonuç olarak sevgili Genova, bebeğimsin.