20120314


İşte gençler, bu da benim Genova'yı seçme sebebim. :)

20120304

'bu gece son' geceli günler.

Ben taşındım. Ev arkadaşlarımdan 2si ülkelerine döndü. Ben de, yemek yapmaya ne kadar bayılsam da, yurdun bedava verilen süpersonik yemeklerine kanarak yurda çıktım. 2 hafta oldu çıkalı, ama ben daha yemek yemedim. Çünkü daha 2 gün önce yazıldım. Çünkü Tanrım, yapacak o kadar işim var ki! Ama ben hala boş oturuyorum. İtalyanlar o kadar rahat, o kadar boş, o kadar tembel insanlar ki ben de onlar gibi davranmaya başladım. Yapılacak onca işin arasında ben hala hiçbir şey yapmıyorum.
Ama sonuç olarak Erasmus'umu uzattım! Normalde çoktan dönmüş olmam gerekiyordu Türkiye'ye, ama Haziran'a kadar burda kalıcam. Böyle boş boş oturmaya biraz daha devam edeyim diyorum. 2 haftadır herkes gidiyor teker teker. En sevdiğimiz tüm arkadaşlarımız gitti resmen. Şilili kızlar da gitti. Onlar benim burdaki ilk arkadaşlarım. En iyi kalpli millete denk gelmişim bence. Onlar olmasaydı ne yapardım bilmiyorum. Evet burda 30'dan fazla Türk erasmus var ve hepsi birbirleriyle yardımlaşarak her şeylerini yaptılar, ev buldular filan; ama ben geldiğimde kimse yoktu. Strese girip, biraz fazla erken gelmişim ihi. Şilili kızlar eğer kötü kızlar olsaydı geri bile dönebilirdim, ama onları o kadar sevdim ki, her şey daha da güzel oldu. Bir tanesi benim Türk arkadaşımla tanışıp, hoşlaşıp Türkiye'ye bile gitti. Durup durup Türkçe konuşuyor. Ayrıca onlar bana ispanyolların arasında da çok yardım etti. İspanyolların hiçbirisi İngilizce bilmez. Hiçbirisi ama. Ve ben İspanyollarla kaldığım için bizim ev sürekli 20 ispanyol ve şilili kızlarla dolardı. Hepimiz İtalyanca da bilirdik, ama İspanyollar İtalyanca da konuşmazdı. Bilirlerdi; ama konuşmazlardı. Şilili kızlar hem İtalyanca hem İngilizce bilirler. Ben 20 tane bağıra çağıra İspanyolca konuşan insanın arasında tek İspanyolca bilmeyen olarak oturduğumda -ve bu nerdeyse 3-4 günde 1 olurdu- bi tek Şilililer bana dönüp de aman efendim betül, bu böyle dedi şu şunu dedi deyip çevirirlerdi. Oysaki onlar Türklerin arasındayken, Türkler de haldur huldur Türkçe konuşurlardı. Ama onlar ertesi gün bana yine yardım ederlerdi. Böyle iyi kalpliydiler.
Şimdi onlar gitti. Başkaları da gitti. En yakın arkadaşlarım gitti. Dün de çok sevdiğim birisi gitti. Bundan sonra gidecek kimse kalmadı. Ama bi baktım ki, yeni kişiler gelmiş. Daha da çok olmuşuz sanki. Onları da çok sevdim. Yeni şilililerle bile tanıştım. Sadece Şili değil, Güney Amerika'daki herkes çok sıcakmış, onu öğrendim mesela. Artık benim milleti çağıracak bi evim yok, ama şimdi eskisinden daha çok evimiz var. Her gün bi yerde yemek yiyoruz. Şimdi hem az internetli ama yemekli yurdum var, hem de acayip internetli eski evim var.
Bir de burda başka bir şey daha öğrendim. Önceden benim etrafımda hep iyi kalpli kişiler vardı. Belki bazıları az iyi kalpliydi, bazıları çok iyi kalpliydi; ama hiç ben kötü kalpli birisini tanımamıştım ya. Burda resmen tanıdım bi-iki tane. Böyle bi hırs bi hırs, yardım etmemek için yalan söylemeler, yüzyüze gelince ah canım cicim filan. Nasıl oluyor hala şaşırıyorum. Sanırsın iş alıcaklar, iş kapıcaklar burda. Burçin'e iyi kalpli değil demiştik, aslında Burçin iyi kız ya. Vallahi. Ankara'ya dönünce görüşmek isterim ben Burçin'le. O zamanlar hala hiç tanımadığım için kötü kalpli birisi, onu öyle sanmışım. Tanımam gerekiyormuş ama demek ki. Çok güzel olmuş çok da iyi olmuş bence.
Burayı hala seviyorum. Ankara'yı çok özledim ama. Ama bi daha hiç göremeyeceğini bildiğin arkadaşlarınla son bakışma olayı çok kötü bişey. Hala gözümün önünden gitmiyo hiçbirisi ya, hepsinin tek tek hatırlıyorum. Hoşçakalın gençler! Çok sevdim hepinizi! :)



'bu gece son' gecesi.