20190905

yazın nadir günlerindendi
her gece balkonda oturup
diğerlerinin uyuması beklerdik
nihayet ikimiz kaldığımızda
fazla konuşmazdık
ama havada süzülen söylenmemiş sözleri hissederdik
söylesek yanlış gözüken
fakat doğru hissettiren o sözleri
söylemeden dururduk sadece
ve geriye kalan günlerin azlığına üzülürdük
sonra ayrılırdık
bir sonraki nadir günler için
tekrar beklemeye başlardık
ve bir sene
o nadir günler tekrar geldiğinde
her şey çoktan mahvolmuştu
o mahvolmuştu
ben de o’ndan mahvolmuştum
bir daha da zaten
beklemedik
oturmadık
susmadık
ve hissetmedik

---

it was one of those rare days of the year
of being in the balcony breathing in the summer air
and waiting for the others to go to sleep
so that we could be alone
and together again
we wouldn’t talk much
but we would feel somehow
those unspoken words that seem
wrong to tell
but right to feel
and each night we would become more sad
cause the day to say goodbye
was reaching closer again
and the part of waiting for the next year is about to begin
when the next year had arrived
it was all fucked up
and we never have waited again
never have sat
never have stayed silent
and never have felt
again


20190730

eskiden ben İstanbul'a gelirdim ve Betül'le takılırdık. şimdi o İstanbul'a geliyor ve yine takılıyoruz. bu haftasonu buradaydı ve cumartesi gecesi kendimizi Galata Köprüsü'nde, çiş kokuları ve balıkçı amcalar arasında boğaza bakarken bulduk. Bilgenur da vardı. tam klişeden ölmek üzereydik ki Bilgenur bi anda: "OF BEN KİMLE EVLENECEM??" diye İstanbul'a atarlandı, ufak çaplı bir şokun ardından üçümüz sarılıp, ağlaşmış olabiliriz. böyle kahırlı anların bir anda güzel anılara dönüşme potansiyeli iyi ki var. üçümüz de çok mutlu olalım, o kadar istiyorum ki. kalp kırılınca içine ışık doğarmış. çatlaklardan, kırıklardan ışıklar süzülürmüş içeriye. kararmış kalbimizi aydınlatırmış. belki o yüzden yapmamız gereken şey, çatlakların üzerini kapattığımız yara bantlarını acısa da çekip çıkarmak ve ışığın içeri girmesine izin vermektir. bilemiyorum. zaten sadece yara bantlarıyla çevrili kalbi ne yapalımdı. nefes alamaz ki. daha çok kararır sonra. 

20190724


konuşmak istediğim şey böyle havaları sevip sevmediğimiz değildi. böyle havalarda ne yapmak istediğimiz daha olası bir seçenek olabilirdi belki. ama en çok istediğim, böyle havalarda yanımda belirip, işte olmama rağmen, elimden tutup dışarı çıkarman olabilirdi. aynı, seneler önce ocak ayında şortla koşan adam gibi. yanımızda yağmura söylenerek koşan tüm o insanlara inat dururduk 4 dakika 10 saniye boyunca. şarkı bitene kadar. sonra. sonra. belki yürürdük. bilmiyorum. benim bileğim acıdığı için sana tutunurdum. sen önden yürümezdin bu sefer. yanımda olurdun. bazı şeyler farklı olurdu. belki o zaman. böyle sorular sormazdın bugün. benim de cevaplayasım gelirdi. böyle sessiz durmazdım. sen de neyin var demezdin. çünkü yok. içimde hiçbir şey yok. sana karşı bir şey yok. kalmadı. belki de zaten yoktu. olsun istemiştim. ama olmadı. belki de bitti. bilmiyorum. şimdi tek yaptığım. sırf yine seni üzmemek için, saatlerdir beklediğin cevabı vermek: severim. evet. sen?