20110428
20110420
kahırlarım ve travis
20110418
gülmelik kuş.
20110411
bulutlar
20110410
20110407
20110406
ses.
Dün çok güzel bi ses duydum. Aman allahım. O nasıl sesti öyle. Saatlerce konuşsun istedim. Ayrıca mantıklı da konuşuyodu. Böylesi zor bulunur azizim. Hele hele. HELE. En çok istediğim surata sahipti ses. Sağdan baktım, soldan baktım. Vay anasını. Döndüm bi daha baktım. Gözlerimi kırpıştırdım. O surattan iki tane mi varmış dedim. Şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Kesin kardeşi olmalı dedim. Ya da kuzeni. Çok heyecanlandım, soramadım. Sesi o kadar güzeldi ki ve suratını o kadar özlemiştim ki, hiç yanından ayrılmak istemedim. Ayrılınca onu da bir daha göremeyeceğimden korkuyordum. Programa göre saat dokuzbuçukta ayrılacaktık ve işte. Akşam olmuştu. Artık arkamı dönüp merdivenlerden inmem gerekiyordu. Sesini birkaç gün daha hatırlayabilmeyi diledim ve dar koridorda yürümeye başladım. Arkamdan bana bakıyor mu acaba diye düşünürken son basamağı da inmiştim.
Ve işte. Bugün sesini hatırlamıyorum; ama suratı. Suratını hiç unutmadım ki zaten.
(bi önceki yazıdaki fotoğraflar tıklayınca çok güzel olmuyormuş. çok güzel olmadığı için okunmuyor. o yüzden en sondakini yazayım dedim.)